Yeşilçam'ın büyük ve usta oyuncusu, TaLeBe’nin Tarık Ağabeyini kaybettik. Her an TLB için elimden gelen her şeyi yaparım, göğüslerim demişti ama akciğer kanseri en büyük arzularından birini elinden erken aldı,Tarık Ağabeyimizi bizden aldı.
Tarık Ağabeyimiz elimizden alındı ancak Yol'da, Sürü'de, Maden'de Derman'da gördüğümüz Türk sanatçısı ve aydını hafızalarımızdan silinmeyecek.
Tarık Ağabey Silivri barikatlarında omuz verenimiz oldu, omzumuzda bıraktığı umut silinmeyecek. Silivri barıkatında omzumuza bıraktıkların bugün sırtımızı dayadıklarımızdır. Tarık Ağabeyimiz Ergenekon, Balyoz davalarının çöktüğünü de gördü ve eminiz TSK'nın teröre karşı başarısı son günlerinde onu hayata bağlamaya yeten şeydi.
Bundan eminiz çünkü bizim Tarık ağabeyimizdi. Türkiye'nin laik ve Atatürkçü çizgisinden ayrılmaması için mücadele veren bir kuvvet olarak gördüğü TaLeBe ailesindendi. Ve o bu aileye büyük bir miras bıraktı. Her gün değeri daha artacak bir miras.
Tarık Ağabeyimiz filmlerinde de çok şey öğretti bize; paylaşmanın mutluluğunu, paylaşacak bir şey yokken bile paylaşmayı ve yoksulluğun bittiği dünya özlemini... Tarık Ağabeyin bir öğretmen edası vardı, Cumhuriyet öğretmeninin edası.Böyle diyoruz çünkü sorulduğunda ne öğrendiysem köy enstitüleri sayesinde derdi:
''Köy enstitülerinde kuruluş aşamasına baktığımız zaman o günkü dünyanın içerisinde fakir fukaralığın yanında dünyada ilk defa böyle bir eğitim sistemini başaran Türkiye'dir. M.Kemal'in sayesinde, herşey Atatürk'ün sayesinde... Ne mutlu ki öyle bir insana sahip olmuşuz ve bugün hala adam gibi adamlar görebiliyorsak, toplumumuzda, emin olun ki onları yetiştiren köy enstitülerindeki öğretmenlerdir. Bizim kuşağımız öyledir. Hepimiz köy enstitülerinin öğretmenleri sayesinde eğitim öğrendik, düşünceyi öğrendik, sorgulamayı öğrendik, yorumu öğrendik. Herşeyi onların sayesinde öğrendik''
Kemalist devrimin değerini ve getirdiklerinin farkındaydı,Atatürk'ün gittiği yolu takip etmeyi yeğledi. Bizler de TLB'ye bıraktığı mirasın yüklediği görevin bilincindeyiz.Eğitim bir toplumun ana damarlarından bir tanesidir derdi.Ve hemen JönTürkler'den Yeşilçam'ın Jönüne uzanan Türk Gençliği'nin görev tanımlamasını da yapardı.Bir yapının ana direğine benzettiği eğitimin korunması gerekliliğini vurgular,ana direğin kalınlaşıp daha sert,sağlam hale gelmesi gerektiğini söylerdi. Tarık ağabeyimizin dediği gibi
''Bütün mücadelemiz; çağdaş, Iaik, ilerici, Atatürkçü ve aydınlık bir Türkiye içindir''.
Tarık Ağabeyimizden çok şey öğrendik. Sisteme yaranmak için rol yapmamayı öğrendik. En önemlisi mücadelenin sinema salonlarına sığmadığı; ışığın, motor sesinin, barikatların yıkılış sesi olmadan anlamsız olduğunu; mücadele sahnesinin hayat olduğunu; söz veriyoruz Tarık Ağabey senin kadar güzel gülemesek de, senin kadar yakışıklı olmasak da, bizler de umutla mücadele sahnesini boş bırakmayacağız.
Ailesinin ve tüm sevenlerinin acısını paylaşıyoruz, başımız sağolsun.
talebe.org