Cumhuriyete Son Bir Gece

TLB Denizli İl Yöneticisi Kardelen Zümrüt Gümüş yazdı.

Cumhuriyete Son Bir Gece

Günlerden pazardı ve akşam saatleri sırasında Mustafa Kemal Paşa bizleri Çankaya Köşkü’nde bir akşam yemeğine davet etmişti. Bendeniz İsmet Paşa...

Neden toplandığımızı ben ve Mustafa Kemal Paşa biliyorduk sadece; bugün 28 Ekim gecesiydi, 29 Ekim sabahına bağlanan gece... Herkesin gözlerindeki kararsızlığı görebiliyordum; bazıları kızgın, bazıları korkan bakışlarla Paşa’ya bakıyorlardı. Çünkü hükümet krizi vardı. Yeni bir savaştan çıkmıştık ve ülkede belli bir düzen yoktu. 23 Ekim tarihinde Ali Fuat Paşa Meclis 2. Başkanlığından istifa etmişti, 27 Ekim tarihinde ise hükümet istifa etmişti. Ama Paşa'nın gözlerine baktığımda bu korkulardan, telaşlardan eser yoktu. O yine gözlerindeki deryada rotasını belirlemiş ve zaten şuan bunun için bizi burada yemeğe çağırmıştı. Onun mavi gözlerinde asla belirsizlik görmemiştim hiçbir zaman. Hep yaptıklarından emindi ve yüzündeki ciddiyetinde biraz da tebessüm vardı. Aslında bu kargaşaları o planlamıştı ve yapmıştı. Nedeni basitti masada herkes ona bakıyordu ve onun dilinden şu kelimeler döküldü:

- Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz, efendiler.

Bütün kargaşalar bu ilanı kolaylaştıracaktı bunu biliyordum. O sırada masadaki birkaç paşa itiraz etti:

- “Nasıl olur Paşam? Padişahsız olur mu hiç?” diye birkaç cümle duymuştum. Aslında Mustafa Kemal Paşa yarın Topkapı Sarayı'na gideceğini ve kendini padişah ilan edeceğini söyleseydi arkasında duracak insanlar vardı, seviliyordu ve askeri dehasını ispatlamıştı. Ülkeyi büyük bir girdaptan kurtarmak için öncülük etmişti. Ama bunun yerine cumhuriyet istiyordu. Cumhurun, halkın seçeceği bir başkan... Mustafa Kemal Paşa, itiraz edip padişahlığı savunan birkaç paşaya sertçe bakarak tok bir sesle:

"Yöneticisini bundan sonra halk kendi seçecek, fena mıdır efendiler? Egemenlik millettindir ve
öylede kalacaktır.” diye karşılık verdi.

Masadakilerin birkaçı isteksiz, bazıları hoşnut görünüyordu. Ama kimse itiraz etmemişti tekrardan. Akıllarına yatmış gibi görünüyordu ve ben yarını sabırsızlıkla bekliyordum. Yemek bitti ve paşalar köşkten çıktılar. Ben o gece orada misafirdim ve Mustafa Kemal Paşa'yla herkes gittikten sonra konuyu konuşmaya başladık. Öncelikle Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun metnini görüştük. Her maddede cümleleri kelimeleri ölçüp tartıyor ve eskisi ile yenisi arasında karşılaştırmalar yaparak değerlendiriyorduk. Paşa söylüyor ben de yazıyordum. En son tüm metni baştan sona bir kez daha okudum ve hazırdı. Heyecanlı olduğum kadar tedirgin ve endişeliydim. Paşa bunu sezmiş olacak ki elini omzuma koyup küçük bir tebessümle gözlerime bakarak:

"Ülkemiz bizi bekliyor eski dostum. Daha yoğun çalışarak daha güzel şeyler elde edeceğiz ve halk egemen olmak konusunu ve bu yönetimi özümseyecek, meraklanma.” dedi.

Onu başımla onaylayarak:


“Haklısınız Paşam.” diyebildim.

Yorgunduk ve yarın büyük bir gündü. Mustafa Kemal Paşa da dinlenmek üzere odasına yöneldi ama onun yine sabaha kadar kitap okuyacağını biliyordum. Hayırlı geceler dileklerimi sunarak odama çekilip uykuya daldım. Büyük bir gün için hazır olunmalıydı…

 

Kardelen Zümrüt Gümüş

TLB Denizli

Tarih:
Diğer Haberler