Geçmişten Günümüze Eğitim Sistemi (2)

"Türk gençliği daima doğru yolu bulacaktır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını kendilerine kılavuz edinmişlerdir!"

Geçmişten Günümüze Eğitim Sistemi (2)

YAZAR

Yıl 2012...

2012 yılına gelindiğinde ise 4+4+4 sistemiyle eğitimin tamamen yozlaştırılmaya çalıştığını görüyoruz.

Nedir 4+4+4?
Hemen açıklayayım. 4 yıl ilkokul 4 yıl ortaokul 4 yıl lise olmak üzere verilen kesintili eğitim sistemidir. Bu sistemde 5 yaşındaki çocuğun direk 1.sınıfa başlayarak okuma-yazma öğrenmesi öngörülüyor. Fakat 5 yaşındaki bir çocuk hayal dünyasından uzaklaşıp da okumaya yazmaya kendini veremez. Bu sorun görmezden gelinemez.

Bu sistemde 5 yaşında okuma-yazma öğrenmeye çalışan çocuk kadar öğretmeye çalışan öğretmen de zorlanıyor. 5 yaşındaki çocuğa haliyle nasıl anlatacağını,onun dilinden nasıl anlayacağını bilemiyor.
4+4+4 sistemiyle akran baskısı,okul içi şiddet ve taciz gibi olayların azalması hedeflenmişti. Fakat evdeki hesap çarşıya uymuyor her zaman ki gibi! Bu sistemden sonra akran zorbalığının arttığı ve çoğu öğrencinin okulu bırakmak istediği gözlemlenmiştir. Ayrıca sistemle birlikte taşımalı eğitimin azalması,yolculuk sırasında can kaybının önlenmesi hedeflenmiştir. Fakat yine burada da evdeki hesap çarşıya uymuyor! Bu sisteme denk gelen bir öğrenci olarak burnumun dibindeki okuluma gidemeyip 7.sınıfı okumak için dağ başındaki bir okulda okumak zorunda olup taşımalı eğitimden faydalanmak zorunda kalmıştım.

Bu sistemle birlikte 5 yaşında okula başlayan çocuklar daha Türkçe öğrenemeden Arapça da görmeye başlıyor. Arapça dediğime de bakmayın,düpedüz Arapça adı altında verilen şeriat eğitimi! Fiil çekimleri bile "müslümanım,müslümansın,müslüman" şeklinde veriliyor,toplumda kadının yeri ise çocuk doğurup,ev işleriyle ilgilenen biri olarak lanse ediliyor.Ortaokul ve liselerde ise "seçmeli" olarak Kuran-ı Kerim ve Hz.Muhammed'in Hayatı dersleri görülmekte. Bu seçmeli derslerle birlikte ilkokul ve ortaokullarda haftalık 30 saat olan ders saati 36-37'ye çıkmakta,liselerde ise bu rakam 40 saati bulmaktadır.

İnternetten ulaştığım bir araştırma kapsamında; 5. sınıfı kesintisiz 8 yıllık eğitim sistemi içerisinde okuyan öğrenciler ile 4+4+4 olarak düzenlenen kesintili ilköğretim sisteminde okuyan öğrencilerinin eğitim çıktıları ve ortamları karşılaştırılmış. Bu araştırma kapsamında şu sonuçlara ulaşılmış;

Bazı öğrenciler, derslerin onlara daha zor geldiğini, bu nedenle notlarının düştüğünü ve okulu daha az sevdiklerini, bu kadar fazla dersi ve öğretmeni kaldıramadıklarını, ders kitaplarını birbirine karıştırdıklarını söylüyor. Nitekim 5. sınıf öğrencilerinin matematik, fen bilgisi, Türkçe ve İngilizce notlarının dağılımı, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında 2011-2012 eğitim-öğretim yılına kıyasla daha düşük görünmektedir.

Tam gün öğretim veren okulların sayısı azalmış ve 2012-2013 eğitim-öğretim yılında sabahçı ve özellikle öğlenci olan öğrencilerin akademik başarıları, tam gün öğretim alan öğrencilere kıyasla yaşanan dönüşümden daha fazla etkilenmiştir. Örneğin, 5. sınıfların İngilizce notu, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında öğretim türüne göre farklılaşmazken, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında tam gün öğretim veren okullarda eğitim alan öğrencilerin İngilizce notu, ikili öğretim veren okullardaki öğrencilere kıyasla daha yüksektir. Kısacası bu sistem öğrencinin başarısını ve motivasyonunu oldukça düşürmektedir.

Bu sistemdeki bir diğer amaç ise imam hatip okullarının önünün açılmasıdır. İmam hatip okullarıyla birlikte toplumun muhafazakar kesiminin onayı alınacak ve seçmen sayısı çoğalacaktı. Böylece iktidar hedefine ulaşmış olacaktı.

İmam hatip okullarının açılmasıyla birlikte toplum ikiye bölündü. Bir kısım çocuklarını imam hatipe yollayarak "dindar bir nesil yetişmesini" istiyor,diğer kısım ise Türkiye'yi "muassır medeniyetler seviyesine ulaştıracak"gücün çocuklarında olduğuna inanıyorve onları anadolu ve fen liselerine yolluyor. İkinci kısım ise genellikle birinci kısımın baskısına maruz kalıyor. Baskının temel nedeni de ikinci kısımın "dinsiz" olduğunun düşünülmesi.

Bu durum oldukça öngörülebilir bir durumdur. %90'ı İslam dinini seçen bir toplumda eğer imam hatip okulu açılırsa imam hatip okuluna gitmeyen çocuklar ve aileleri doğal olarak toplum baskısına maruz kalacaktır.

YIL 2016...
Gelelim 2016'nın Mart ayına...
MEB Talim Terbiye Kurulu yayımladığı Tarih dersleri taslağında Atatürk ve Kurtuluş Savaşı'na dair tek bir kelime dahi bahsetme gereğinde bulunmamıştı.Bu taslağın hiçbir yerinde Mustafa Kemal Atatürk ismi geçmiyordu.Kurtuluş Savaşı, işgal, bağımsızlık, vb. yerine Batı zoruyla ıslahatlar diye yazılmıştı.Türk milleti yerine Osmanlı milleti, ümmeti gibi kavramlar geçiyor,Türkiye Cumhuriyeti yerine rejim değişikliği ve Cumhuriyet Türkiye’si ibareleri kullanılmaktaydı.Pozitif bilim yerine metafizik öğelere yer verilmiş ve
metnin tamamında ''Türk, Türkiye ve Dünya Tarihi'', ''Türkiye Tarihi'' ifadeleri kullanılarak Osmanlı Tarihi ile birleştirilmeye çalışılmıştır.
Biz liseliler bunu kabul edemezdik. Etmedik de. Hemen basın açıklamalarına,imza masalarına koştuk. Atatürksüz bir tarih kitabı düşünülemezdi. Bir milletin tarihini yeniden yazan adamı o millet tarih kitaplarında yaşatacaktı.

2016 sandığınız kadar olaysız geçmedi, sıra Eylül ayında...
MEB,01 Eylül 2016 tarihinde “Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği'' adlı bir yönetmelik yayımladı. Bu yönetmelik Türkiye'deki köklü liselerin "proje okulu" kapsamında dönüştürüleceğini söylüyordu.
Proje okulu denilen proje Türkiye'nin köklü liselerini yerle bir etmeyi amaçlayan bir projeydi. Bu proje kapsamında belirlenen okullara,mesleki yeterliliğe, öğretmeninin kıdemine bakılmaksızın sadece istek üzerine atamalar yapabilecek ve bu atamaları bizzat Milli Eğitim Bakanı yapmayı planlıyordu. Köklü liseler keyfi atamalara,eş dost ilişkisine bırakılacaktı. Ayrıca atamalarda öğretmenlerin görev süresi 4 yıl olacaktı. Eğer öğretmenler MEB'in gözüne girerse görev süreleri uzatılabilirdi. Eğer giremezse de öğretmenlere kapının yolu gözükecek,zorunlu olarak tayin edileceklerdi...

Yaz sürecinde başlatılan, biz Atatürkçü liselilerinde desteklediği FETÖ ve PKK'ya arşı yürütülen soruşturmalarla okullarımızda çağdaş, laik ve bilimsel eğitimin önü açılmış oldu. Fakat “Proje Okulları” uygulamasının okullarımızda tekrar gruplaşma doğuracaktı. Ve biz bir gruplaşma ortamı yerine aydınlık ve Atatürkçü bir ortam istiyorduk.

Bu projenin bir diğer eksiği de öğretmen-öğrenci ilişkisi. Köklü liselerimizn bu kadar başarılı olmasının sebeplerinden biri de öğrenci-öğretmen ilişkisidir. Biz öğrenciler,öğretmenlerimizi ailemizi gördüğümüzden daha çok görüyoruz ve onlarla daha çok vakit geçiriyoruz. Onlar bizim 2.ailemiz ve onlardan koparılmak bizim başarımızı da motivasyonumuzda olumsuz yönden etkileyecektir.
Demem o ki MEB'in "projesi" biz liselilerden geçer not alamadı.

VE 2017...
Milli Eğitim Bakanlığı yıllar sonra ilkokul,ortaokul ve lise müfredatını baştan sona yeniden düzenledi.“Atatürkçülük” kavramı sosyal bilimler derslerinin müfredatından tamamen çıkarıldı,ilkokul 1. sınıfında Hayat Bilgisi dersi ve ortaöğretimde sosyal bilgiler derslerinden Atatürkçülük konuları çıkarıldı.
MEB, Atatürkçülüğü sadece taslak metinlerin tanıtımının yapıldığı internet sitesinde “Öğretim programlarında temel konular” başlığı altında ‘Değerler Eğitimi’ başlığının yanında velilere anlatmayı yeterli gördü. “Atatürkçülük” kavramının yer aldığı tek ders ise ortaöğretimde başlayan ‘İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük’ dersi oldu.
Müfredatta, 2. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin dış politikası ve savaş sırasında Türkiye’de meydana gelen siyasi, ekonomik gelişmeler bölümünden, ‘İsmet İnönü’ başlığı kaldırıldı. Milli Şef, o dönemde tüm baskılara rağmen, izlediği politikalarla Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’na girmemesini sağlamıştı.

Lise son sınıf biyoloji dersinin müfredatında yer alan “Hayatın başlangıcı ve evrim” ünitesi de tamamen eğitim programından çıkarıldı. Evrim konusu bir önceki müfredata göre 12. sınıfta 6 saat süreyle işleniyordu. Bu kapsamda Lamarck ve Darwin’in çalışmalarını araştırması, evrime ilişkin görüşleri irdelemesi ve öğrencinin evrime ilişkin görüşleri özetlemesi isteniyordu. Evrim ünitesi “Canlılar ve çevre” başlıklı bir ünite ile değiştirildi.
172 sınıf düzeyi için 53 dersin taslak öğretim programı hazırlandı. Taslak programlar 10 Şubat’a kadar mufredat. meb.gov.tr sitesinden öğretmenler, veliler, eğitim bileşenlerinin değerlendirmelerine sunuldu.

Yeni müfredatın önümüzdeki öğretim yılından itibaren, 1-5 ve 9 sınıflarda okutulmaya başlanması nedeniyle önümüzdeki 3 yıl boyunca YGS ve LYS sınav içeriklerinde bir değişiklik olmayacak.
Üstünkörü hazırlanan bu taslak Karen Fogg'ların,PKK'nın,FETÖ'nün ekmeğine yağ sürecektir. Bu müfredatta ısrar emperyalizmde ısrar demektir.

Bizler, yani Türk Gençliği Atamızın ve İsmet Paşa'nın kazanımlarının müfredattan çıkarılmasını istemiyoruz. Bizler tarihimizi bilerek büyüdük ve yeni neslin de bu bilinçle yetişmesini istiyoruz.
Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsemiş, hayattaki en hakiki mürşiti ilim olarak ele almış olan bizler liselerde bu tarz gerici girişimlere izin vermemekte kararlıyız. İlim irfan yuvası,eğitim-öğretim gördüğümüz liselerimizde halkından,tarihinden,ülkesinden kopuk,apolitik gençler yaratamayacaksınız. Türk gençliği daima doğru yolu bulacaktır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını kendilerine kılavuz edinmişlerdir!

 

Ecem Teke 

TLB Bodrum 

Tarih:
Diğer Haberler