Mürettebat Olmadan Gemi Yürür mü?

Üyemiz Yağız Coşkun, Halk Oylaması süresince başbakanın sık sık tekrar ettiği "bir gemiyi iki kaptan batırır" sözlerine yanıt verdi.

Mürettebat Olmadan Gemi Yürür mü?

Türkiye’mizin şehirlerinde bombalar patlatıldığı, can kaybı sorunu olduğu, ekonomimizin daha da kötüye gittiği günlerde bir halk oylaması tartışmasındayız. Asıl soru şudur? Türkiye terörden ve ekonominin çıkmazlığından başkanlık ile mi, yoksa güçlü bir meclisle mi kurtulur?
Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı sistemi hakkında yaptığı konuşmalarında sık sık ‘bir gemide iki kaptan olursa o gemi batar’ argümanını kullanıyor. Bir gemi, iki kaptanla batar. Burası aşikar fakat mürettebatsız ve kaptanı denetlemeyen, kaptanın yaptığı yanlışlarını göstermeyen bir mürettebat olmazsa asıl o gemi o zaman batmaya mahkum kalmaz mıdır?

Vatan savaşı ikliminden Mürettebatı olan kaptanla mı , yoksa gemide tüm yetkileri kendinde olan ‘yalnız’ bir kaptanla mı Vatan savaşı başarıya ulaşır? Kaptanın gemiyi yürütebilmesi ve istediği yere gidebilesi için bir mürettebat ve bir rota lazımdır.

Mürettebat: TBMM,Rota:Atatürk devrimleri

Tarihin pratikleri, önümüze ışık tutuyor. Amerikan emperyalizminin taşeronları PKK’sıyla, FETÖ’yle, IŞİD’iyle Türkiye’nin bölünmez toprak bütünlüğüne saldırıyor. Tarihin bize gösterdiği ve önümüze koyduğu şey Vahdettin’in ve Abdülhamit’in tek adamcılık sistemi değildir. Tarihin bize gösterdiği işi anlamak için öncelikle 141 yıllık meclis geçmişimize bakmamız gerekiyor.

1876’da ilan edilen 1. Meşrutiyet, Osmanlı’da ilk kez meclisi ve anayasayı getiriyor. 1. Meşrutiyet Osmanlı’da ilk demokrasi hareketinin köküdür.Şüphesiz ki,Vatan savaşını kazandırtan Cumhuriyet devriminin ilk fikir ve pratikleri bu hareketten gelmektedir. Türk devrim pratiğinin halkçılığı ve devrimciliği de yine 1. Meşrutiyet ile doğmuştur. Meclis kurulduktan 2 yıl sonra Rus savaşlarını bahane ederek , 2. Abdülhamit tarafından 30 yıl tatil edilmiştir.Dikkat edilmelidir ki, şu anda da sıkıntımız olan borçlanma ekonomisi hızla artışa geçmiş ve borç aldığımız ülkelerin temsilciler ile Düyun-u Umumiye kurulmuştur. Osmanlı’yı sıkıntıya sokmakla kalmayıp, ekonomimizi bağımlı hale getirmiştir.

23 Temmuz 1908 günü İttihat ve Terakki Cemiyeti, Manastır’da Hürriyeti ilan etti. Aynı gece Sultan Abdülhamit bir irade-i seniye yayınlayarak Meclisi Mebusan’ı toplantıya çağırmak zorunda kaldı. Böylece İkinci Meşrutiyet dönemi başladı.Ülkede yapılan çağdaşlaşma,özgürlük,demokrasinin kökünü bu devrim sağlamıştır.Meclis-i Mebusan’ın bir milli iradeyi temsil ettiğini ve padişahın yapamadığı işleri , yaptığını görüyoruz.

1.Dünya savaşından sonra Osmanlı ‘sözde’ bir Ateşkes Anlaşması imzalıyor.Sözde diyorum çünkü kuralları bir barış anlaşması kadar katı. Normal ateşkes anlaşmalarında sadece silahlar susar , cepheler bile kapanmaz.Mondros’un özellikle 7.ve 24. Maddesine baktığımız zaman Osmanlı’yı işgal etmek için hazırlandığı açıkça görüyoruz. İtilaf devletleri Osmanlı’da yaşayan azınlıkları etnik bir ayrışmaya götürmeye çalışarak bir kargaşa yaratma ve bu kargaşadan dolayı da işgalleri meşru gösterme girişiminde bulunuyor. Osmanlı ordusu dağıtıldığı için İtilaf devletlerine karşı duran bölgesel direnişler yapılmaya başlanıyor.Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk ve TBMM’nin bir kısmını oluşturacak olan arkadaşları tarafından tüm Kuvayi Milliye’yi tek bir çatı altında toplayıp bir ulusal harekete dönüştürüyor.

23 Nisan 1920 , Vahdettin’in Sevr Anlaşması’na boyun eğdikten sonra Büyük Millet Meclisi kuruluyor. Tek adam Vahdettin’in Kurtuluş savaşında Sevr Anlaşması’na mağlup olurken, Büyük Millet Meclisi Kurtuluş savaşını zafere ulaştırıyor.Bu zaferle ‘hezimet’ denilen Lozan Antlaşması imzalanıyor ve kazandığımız zafer uluslar arası bir resmiyet kazanıyor.

Son 141 yılı bu şekilde genellemeye aldığımız zaman meclis ülkemizin kurtuluşunun teminatıdır . İçinde ki millet vekillerini bir mürettebat olarak nitelendirebiliriz. Ülkemizi kurtarmış olan meclis kesinlikle , elinden yetkileri alınmamalı ,yanlış yapmaması için Cumhurbaşkanı’nı , Binali Yıldırım’ın deyimiyle ‘kaptanı’ denetlemeli ve kaptanın tek bir isteği ile geminin kalbini oluşturan mürettebat fes edilmemelidir.

Türkiye’yi 1. Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, 2. Kurtuluş Savaş’ında da güçlü bir meclis başarıya ulaştırır. Mürettebatı ve rotası olan bir gemi bu şekilde yürür ve hedefe ulaşır. Bu fikri belgeleyende tarihsel gerçekliklerdir. talebe.org sitesinde ‘biz kimiz’ bölümünde 151 yıllık devrimci geleneğimizin en geç temsilcisi olduğumuzu yazdık .Mithat Paşa’ların, Resneli Niyazi’lerin, Namık Kemal’lerin bize bıraktığı meclis kültürü, aydınlanma, hürriyet, kısacası Kurtuluş köklü fikirleri, yapacağımız ‘Vatan senden HAYIR bekler’ kampanyasına ışık tutuyor ve çalışma azmimize azim katıyor.

talebe.org

Tarih:
Diğer Haberler