YAZAR
Evladı PKK tarafından kaçırılan Hacire Ana’nın HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlattığı nöbet, önce Diyarbakır’dan sonra çevre illerden ailelerin katılımıyla büyüdü. Diyarbakır annelerinin bu mücadelesi aylardır Türkiye’nin gündeminde. Bu mücadele sadece televizyonlarda, gazetelerde tartışılmanın daha ötesinde insanların gündelik hayatlarında konuştuğu bir mesele. Biz de liseliler olarak sınıflarımızda bu konuyu tartışıyor ve gelişmeleri takip ediyoruz. Türkiye Liseliler Birliği olarak 25 Ocak tarihinde TLB Genel Başkanı Hakkı Erman Ergincan’ın öncülüğünde bir heyet ile Diyarbakır annelerini ziyaret ettik. Evlat özlemi çeken annelerimize ‘’Derslerimizdeki başarı, mücadelemizdeki başarımızdır.’’ diyerek karnelerimizi teslim ettik. Diyarbakır’da nöbet tutan ailelerimizin yanında tecrübe ettiğimiz şeyleri bu yazıda sizlere aktarmak istiyorum.
Açılım Süreci Türkiyesi
Diyarbakır annelerinin HDP Diyarbakır il başkanlığı önünde başlattığı bu eylemin nasıl bugüne geldiğini, bu süreci anlamamız için 2014 öncesi Türkiye’yi iyi anlamamız gerekiyor.
2014 öncesinde Türkiye’de ‘’Kürt açılımı’’ isimli bir süreç yaşıyorduk. Emperyalizmin Türkiye’deki maşası FETÖ eliyle PKK’yı meşrulaştırma ve Türkiye’yi bölme planlarını “Akil” heyetleri ile milletin önüne sundular. Açılım sürecinde Türkiye’de neler oldu?
Biraz inceleyelim;
Andımız ‘’Irkçılık’’ suçlamaları ile kaldırıldı.
Tabelalardan ‘’Türkiye Cumhuriyeti (T.C)” ibaresi kaldırıldı.
HDP, Abdullah Öcalan’ın heykellerini dikeceğini beyan etti.
Abdullah Öcalan’ın mesajları meydanlarda okundu.
Üniversitelerde PKK militanları Abdullah Öcalan pankartları açarak sözde Kürdistan’a statü istedi. Vatansever öğrencilerin çalışmalarını engellemeye kalktı.
HDP’li belediyeler PKK’ya silah ve para yardımında bulundular. Belediye araçları PKK’nın hendek kazmalarına yardım etti.
Vatanseverlere ‘’Ergenekon-Balyoz’’ davaları adı altında kumpas kuruldu.
Türkiye’yi bölme planlarının hukuki ayağını tamamlamak isteyenler açılımın anayasasını yapmayı gündeme taşıdı.
Kardeşlerimiz, arkadaşlarımız HDP/PKK tarafından dağa kaçırıldı.
Açılım sürecinde güçlenen PKK şehirlerimizde bombalar patlattı, iç savaş çağrıları yaptı.
2015 Sonrası Türkiye
2014 yılından sonra Türk Devleti, Türk milleti ve ordusu açılım sürecine karşı gösterdiği dik duruş sayesinde açılım süreci sonlandırıldı. Vatanseverler Ergenekon davasından Silivri duvarlarını yıkarak çıktılar. Ergenekon’da yargılayanlar, Ergenekon’dan sonra yargılandı. Türkiye rotasını yeniden çizdi. Türkiye’nin bağımsızlık rotasından rahatsız olan emperyalistler 15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin egemenliğe darbe girişimde bulundu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye Cumhuriyet’inin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 2018 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapılan NATO tatbikatında yanına hedef tahtasına koyarak göz dağı vermeye çalıştılar. Ancak Türkiye, ordusuyla milletiyle terör örgütlerin üzerine kararlıkla yürümeye devam etti.
Türk Ordusu PKK’yı önce Türkiye’deki kalıntılarını, daha sonra Suriye’de, Irak’ta ve her yerde ezmeye başladı. Barış Pınarı Harekatı, Kıran Operasyonları, Pençe Harekatları bu sürecin en büyük örnekleri arasında.
Türkiye açılımın bitmesi ile rahat bir nefes aldı. PKK’ya yardımlar kesildi. Yardım ettiği anlaşılan belediyelere kayyumlar atadı. Türk milletinin ve devletinin güvenliği sağlandı. HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş, pek çok miletvekili, HDP yöneticileri ve üyelerine ‘’Terör örgütü propagandası yapma’’ suçundan soruşturmalar başlatıldı. Ordu ve millet el ele vererek PKK terör örgütünün soluğunu kesti. Sözde Kürt halkını temsil ettiğini söyleyen PKK’nın temizlenmesi Kürt halkına nefes aldırdı.
"Başlarım Sizin Kürdistan Davanıza!"
Türk Devleti, milleti ve ordusunun gösterdiği azim ile Türkiye rahat bir nefes aldı demiştik. Evladı PKK tarafından kaçırılan ailelerde bu süreçten kaynaklı HDP Diyarbakır İl Başkanlığını işgal edip, kepenk indirtti. Annelerimizin bu cesur davranışı bizlere ve bütün Türk Milleti’ne umut verdi.
Daha önce de ziyaretlerde bulunduğumuz annelerimizi 25 Ocak’ta bir kez daha ziyaret ettik. Bu sefer ziyaret sebebimiz Eğitim-İş Sendikasına bağlı 7 öğretmenimizin, eylem çadırını ziyaret ettikleri gerekçesi ile hukuksuzca ihraç edilmeleriydi. Ziyaretten önce Eğitim-İş Genel Merkezi önünde yaptığımız basın açıklamasın ile onların öfkelerini dile getirdiğimizi, bu kararın yanlış olduğunu ve derhal bu karardan geri dönülmesi gerektiğini belirttiler.
Çadırda bulunan tüm aileler bizi takip ettiğinden ötürü geleceğimizden haberdardı. Bizi evlatları yerine koyarak sarıldılar. Onlar da farkındaydılar ki sarıldıkları yalnızca farklı şehirlerden gelmiş liseliler değil, kaçırılan evlatları, PKK ile mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri, hatta tüm Türk Milletiydi. Analarımız Türk Milletine sarıldı.
Hepsinin gözündeki terör nefretini okumak çok zor olmadı. Bizi evlatları sayıp ilk önce karnelerimizi incelediler. Daha sonra PKK’yı onlardan dinledik. Kiminin evladını bayıltıp, kimini fiziksel zorbalıkla, kimini kandırarak dağa kaçırmışlar. Bir aile ile muhabbetimizde şu cümleleri duyduk ;‘’HDP bizi Kürt’ün partisiyiz diye kandırdı. HDP’nin Kürt değil terör partisi olduğunun artık farkındayız. Artık HDP burada barınamayacak. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız.’’
Bize ikinci sordukları soru ise ‘’Öğretmenleriniz gelmedi mi?’’ oldu.
Nöbet tutan ailelerde gördüğümüz en belirgin özellik irade ve azim. Bir anamız ‘’PKK bitmeden biz bu çadırdan ayrılmayız.’’ diye belirtti bu iradeyi.
Anneler yalnızca kendi evlatlarını değil tüm Türkiye’yi kurtarmak istiyorlar. Hiçbir ana evlatsız, hiçbir evlat anasız kalmasın istiyorlar. Bombalar patlamasın, şehitler gelmesin istiyorlar. Orada kimse bize mezhebimizi sormadı, kimse bize dinimizi veyahut hangi siyasi partiyi tuttuğumuzu sormadı. Çünkü herkes Türkiye’nin uzun süredir en büyük derdi olan terör ile mücadele etmekle meşguldü.
HDP Kapatılsın, Kimsenin Evladı Kaçırılmasın
HDP bugün Türkiye’de güvenlik sorunudur. PKK terör örgütünün meclisteki ayağıdır. Emperyalizmin açıktan desteklediği, yöneticilerinin PKK ile bağı hukuken de ayyuka çıkmış bir partinin varlığı kabul edilemez. Bu yüzden annelerimizin HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde bu eylemi yapmaları çok anlamlıdır. Annelerimiz eylemleriyle HDP’ye fiilen kepenk indirtmiştir. Eminiz ki ilerleyen süreçte resmen de HDP kapatılacaktır.
Anneler tuttukları nöbetle evlatlarına kavuşmaktadır. PKK güç kaybetmekte, devlete teslim olmaktadır. Bugün, bina önünde oturma eylemi yapan ailelerden Necla ve Metin Açan çiftinin de terör örgütün PKK tarafından kaçırılan 2 oğlundan 28 yaşındaki Harun Açan, güvenlik güçlerine teslim oldu. Harun Açan, Diyarbakır'da ailesiyle buluşturuldu. Açan'ın teslim olmasıyla birlikte evlatlarına kavuşan aile sayısı 5'e çıktı.
HDP mazlumların, Kürtlerin, ezilenlerin değil terörün partisidir. Terörü korumak, desteklemek Eren Bülbül’ün, Fethi Sekin’in, Gaffar Okkan’ın kanına elini bulamaktır. Türkiye’ye ihanet etmektir. “Ama HDP şu kadar oy aldı.” Diyerek HDP’yi masum göstermeye çalışanlara sözlerimize kulak versinler: “Hiçbir oy insan canından kıymetli değildir.” HDP’ye kol kanat gerenler, çocukları dağa kaçırılan anneleri ziyaret ettikleri gerekçesiyle öğretmenlerimizi aforoz etmeye kalkanlar, gaflet ve dalalet içinde bulunanlar bu çizgiyi bırakıp, annelerden ve tüm Türk milletinden özür dilemelidir. Türk gençliği buna sessiz kalmaz. Aynı çizgi üzerinde, terörle kol kola yürümekte ısrarcı olanların sonu tarihin karanlık çöplüğüdür. Türk gençliğinin nefesi ensenizdedir.
Türk Milleti ve Türk Gençliği Anneleri Yalnız Bırakmayacak!
Teröre Boyun Eğmeyeceğiz!
Engin Deniz Kandemir
TLB Ankara İl Sekreteri