Çürümüş Eğitim Sisteminin Yansıması: Temel Liseler

Devlet okullarının yetersizliği öğrencileri temel liselere, dershanelere gitmek zorunda bırakıyor, gelir durumuna bağlı adaletsizlik ortaya çıkıyor.

Çürümüş Eğitim Sisteminin Yansıması: Temel Liseler

YAZAR

Bir ülkedeki eğitim kurumlarının yapısına ve işleyişine bakarak o ülkedeki eğitim sistemini rahatlıkla kavrayabiliriz, aynı mantıkla ülkedeki eğitim kurumlarının yapısını ve işleyişini de eğitim sistemi belirler diyebiliriz.

 


Cumhuriyet Devrimi’nin geliştirdiği, temelinde ise "fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür" nesiller yetiştirmek gayesi olan eğitim sistemimiz, döneminin ihtiyaçlarını en iyi karşılayan, en ileri eğitim kurumları köy enstitüleri ile bilimi ve milli değerlerimizi esas alarak çağdaş yurttaşlar, gelecekte Cumhuriyet Devrimi’nin savunucusu olacak kadrolar yetiştirmeyi başarmıştır.

 


Ancak 15 yıllık AKP iktidarında yapılan yanlış düzenlemelerle eğitim sistemimizin giderek içi boşaltılmış, özünden ayrılmıştır. Özellikle son yapılan müfredat değişiklinde evrim konusunun müfredattan çıkarılması ile bilim; Atatürk ve Atatürkçülüğün büyük oranda ders kitaplarından kaldırılması ile milli değerlerimiz yok sayılmıştır.Bu gün baktığımızda eğitim sistemimiz; köklerinden koparılmış, Cumhuriyet Devriminin değerlerinden habersiz,bencil,yozlaşmış,robotlaşmış bireyler yetişmesine zemin hazırlayan bir eğitim sistemi haline gelmiştir. bu çerçevede temel liseler, mevcut çürümüş eğitim sisteminin eğitim kurumlarına bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.

 


Temel Liseler Nasıl Ortaya Çıktı, İşleyişi Nasıldır?

 

 

2015 yılında çıkarılan bir kanun ile kapatılan dershaneler “temel lise” adı altında özel okullara dönüştürüldü. Okul olma özelliklerini bile taşımayan bu kurumlarda hala "dershanecilik" mantığı ile hareket edilmektedir. Yani sadece ve sadece öğrencileri mevcut sınav sistemine hazırlama misyonuna sahip olan bu kurumlar, yazının başında bahsettiğimiz çürümüş eğitim sistemine tamamen uygun kurumlardır.

 


Temel liseler, dershanelerden okula dönüştüğü için fiziksel olarak bile bir eğitim kurumunun sahip olması gereken temel niceliklere sahip değildir. Bu okulların öğrencilerin vakit geçirebileceği birer bahçesi bile yoktur. Bir binanın birkaç katına sınıfların kurulmasıyla oluşturulmuş, önündeki tabelada “temel lise” yazmasa okul olduğunu bile kolay kolay algılayamayacağımız kurumlardır.

 


Temel liseler yalnızca sınav odaklı kurumlar oldukları için, üniversite sınavında soru çıkmayan veya katsayısı az olan dersler neredeyse yok hükmündedir.
Buradan da birtakım sorunlar ortaya çıkıyor, örneğin temel Liselerde bir beden eğitimi öğretmeni vardır, ancak bahçesi bile olmayan bir kurumda beden eğitimi dersinin nasıl işleneceği meselesi da ayrıca bir zaafiyettir. Ancak tamamen sınav sistemine odaklanmış kurumlar oldukları için bu ders zaten işlenmemektedir. Bu durum müzik, resim gibi üniversiteye giriş sınavında soru çıkmayan diğer dersler için de geçerlidir. Ayrıca bu derslerin öğretmenleri de mesleklerini icra edememekte, öğretmenler açısından da kötü bir durum ortaya çıkmaktadır.

 

 

Öğrenciler Temel Liselere Mecbur Bırakıldı

 


Ancak baktığımız zaman devlet okullarında da bu tarz, öğrencilerin yeteneklerini keşfetmesini sağlayacak derslerin olması gerektiği gibi işlenmediği görülüyor.
Daha da önemlisi devlet liselerine baktığımızda şöyle bir gerçek de karşımıza çıkıyor ki, devlet liseleri öğrencileri eğitim sisteminin kendi sınav sistemine bile hazırlamaktan aciz bir durumdadır.

 


Devlet okullarında okuyan arkadaşlarımızın birçoğu üniversite sınavına hazırlanmak için ya dershanelere, etütlere gidiyor, ya hocalardan parayla özel ders alıyor ya da temel liseye geçiş yapıyor. Buradan bir adaletsizlik de ortaya çıkıyor ki o da şudur; Gelir durumu iyi olan öğrenciler bu seçeneklerden faydalanma lüksün sahip. İyi olmayanlar ise kendi Sınav sistemine bile öğrenci hazırlayamayan devlet liselerinde kendi gayretleriyle üniversite sınavına hazırlanmaya çalışıyorlar.

 


İlköğretim ve Eğitim Kanunu'nun 2. Maddesi “ilköğretim, ilköğrenim kurumlarında verilir. Öğrenim çağında bulunan kız ve erkek çocuklar için mecburi, devlet okullarında parasızdır” şeklindedir. Ancak devlet okullarının yetersizliği öğrencileri temel liselere, dershanelere gitmek zorunda bırakıyor, gelir durumuna bağlı adaletsizlik ortaya çıkıyor.

 

 

İdeal Eğitim Sisteminde Temel Liselerin Yeri

 

 

Görüldüğü gibi tamamen sınav odaklı ve at yarışı mantığıyla hareket eden çürümüş eğitim sistemi ve onun yansıması olan kurumlar Türk gençliğini Milli benliğinden koparmaya, yozlaşmış bir gençlik yaratılmasına hizmet etmektedir.

 


Ülkemizin yedi ateşten geçtiği, emperyalizm ve piyonlarına karşı her alanda bağımsızlık mücadelesi verdiğimiz şu günlerde ise Türk gençliğinin ihtiyacı olan ilkokuldan itibaren öğrencilere vatanseverlik bilincinin aşılandığı; çağdaş, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine bağlı, “ hayatta en hakiki mürşit ilimdir” ilkesini benimsemiş yurttaşlar yetiştirmeyi esas alan bir eğitim sistemidir.

 


Mustafa Kemal Atatürk’te eğitimle ilgili fikirlerini şöyle açıklamıştır:

“Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur.”

 

 

Uzun lafın kısası, bize Türkiye Cumhuriyeti’ni aydınlık yarınlara taşıyacak ve onu koruyacak olan kuşakları yetiştirecek bir sistem gereklidir. O eğitim sisteminde ise öğrencileri yarış atı kalıbına sokan çürümüş eğitim sisteminin yansıması olan temel liseler yoktur.

Tarih:
Diğer Haberler