

YAZAR
Milli Eğitim Bakanlığı ve ÖSYM freni patlamış bir araba gibi savrulmaya başladı. Nitekim YGS istatistikleri durumun vahametini gözler önüne seriyor. Eğitim-öğretimde nitelik, kavrama-çözme yeteneği, yeteneklerin geliştirilmesi vb. durumlar, rakamlara dökülmüş, incelenmeyi bekliyor.Halkın %72’si ÖSYM’ye güvenmiyor. %76’sı ise sınavların adil ve dürüst bir şekilde yapılmadığını düşünüyor.
2015 YGS’si bitti ancak tartışmaları hala sıcak… İptal edilen sorular, arkasından yeniden ortaya çıkan hatalı sorular, sınav kâğıdı sınav yerlerinde unutulan öğrenciler, güvenliği sağlanamayan bir sınav, kitapçıktan koparılıp paylaşılan sayfalar, sonuç belgelerinde tarihin “15 Mart 2014” olarak yazması, tablonun gözle sadece görünen kısmı. YGS dosyasını açıyoruz!
Başarı, Baş Aşağı
Eğitimde başarı, AKP iktidarı döneminde, içi boşaltılan, allanıp pullanarak çeşitli yapay verilerle halka sunuldu, sunulmaya devam ediliyor. Her gün okuluna ulaşmak için kilometrelerce yol yürüyen ilkokul öğrencileri bir yanda yürüyedursun, muhteşem akıllı tahtalar ve tabletlerle başarı çoktan sağlandı ve reklamı en güzel şekilde yapıldı bile(!)
İşte o başarının YGS’ye yansımasını aşağıdaki tabloda sunuyoruz:
Bu istatistiklerin lise son sınıf öğrencilerine ait olduğunun altını çizelim. Rakamlar gösteriyor ki, yıllar geçtikçe başarısızlık daha da artıyor. YGS’nin ilk kez uygulanmaya başlandığı 2010 yılındaki performansımızı bile tutturamadık. 2010 YGS Sınavında zaten kötü olan Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri net ortalamaları bu istatistiği açıklamaya yeterli olacaktır. 2010 YGS’de Fen Bilimlerinden 40 soruda çıkan ortalama net 5.50, Sosyal Bilimlerde ise 12.40.

Sınavın Birincisi Kayıp!
Geçen yıl dikkat çeken bir detay ise ÖSYM’nin sınav birincilerini açıklamaması oldu. Yine rakamlar bunun nedenini özetlemeye yetiyor. Önceleri en başarılı öğrenciler en fazla 1-2 yanlışla sınavı tamamlarken, bu yılın iki birincisinden biri 7, diğeri ise 10 yanlış yapmış. ÖSYM de bu rakamları açıklayamamış… Bunu da ÖSYM’nin sessiz ve acı bir itirafı olarak not ediyoruz.
ÖSYM verilerine göre 2010’da 180 barajını geçenlerin oranı %82 iken, bu yıl %64 e gerilemiş durumda. Yine LYS’de gerekli 180 barajını aşanların %20 oranında azaldığı belirtiliyor. Başarısızlık üniversite adaylarını en başarılısından en başarısızına kadar etkiliyor. Geçen yıl 50 bin civarı aday “0” çekerken bu rakam bu yıl 42 bin adayın 1 net dahi yapamadığı kayıtlara geçiyor. ÖSYM bu acı tablo karşısında sıfır çekenleri açıklamama kararı aldı.Yine YGS’nin ilk uygulandığı 2010 yılında adayların %67.9’u, bu yıl da 77.3’ü başarısız oldu.

Sıfır Çeken AKP!
Bu tablo içerisinde sıfır çeken özne AKP, MEB ve ÖSYM’dir. Yıllardır eğitimin nasıl yokuşa sürüldüğünü, milyonlarca nitelikli gencin yeteneklerinden yalıtılarak içine sokulduğu bu yarış son aşamasına gelmiştir. 5 yıllık YGS tarihi de, aslında AKP’nin ve ilgili kurumlarının başarısızlıklar ve skandallar tarihidir. Bu çarpıcı rakamlar, durumu normalleştirmeye çalışan ve gerçeği halının altına süpürerek sıyrılmaya çalışan iktidarın bir özetidir. Başarısızlığa alıştırılmaya ve bu sistem içerisinde erimeye tahammülümüz yok. AKP iktidarı yıllardır sınavlarıyla, eğitimde gerici uygulamalarıyla, vatansızlaştırma politikalarıyla, laik, bilimsel ve milli eğitime gerçekleştirdiği saldırılarıyla bir dağa dayanmıştır. KPSS sınavı sonrası ortaya çıkan tablo da ayrıca sınav güvenliğinin içler acısı durumunu bir kez daha gösterdi. Bu kapsamda son beş yılın sınavları incelemeye alınıyor. Peki beş yılda emeğine ihanet edilen milyonlarca insanın hesabını kim verecek? İktidar, altından kalkamayacağı hatalarla yüz yüzedir. Sistemleri tıkanmış, siyasetleri tükenmiştir.
Yığınakta Hata
Yıllarca Süren eğitimin sonucu olarak ortaya çıkan bu tablo, kuşkusuz salt YGS Sınavı ile ilgili değildir. Problem daha köklüdür. 19. Şura ile zirveye tırmanan bu hastalıklı fikirler, müfredatta daha da derin değişikliklerin eşiğindedir. Liselerde temel bilimlerin kısıtlanması, hatta kaldırılması bugün de en çok tartışılan konulardan biri. Temel bilimlere yoğunlaşmak yerine iktidarın isteği doğrultusunda seçmeli derslerin artırılması, bu tablodan bağımsız değerlendirilemez. Sayısı artırılan bu seçmeli derslerin içeriğinin temel bilimlerden arıtılarak soyut dersler haline getirilmesi, “değerler eğitimi” adı altında liselerdeki müfredatın özünden koparılması en canlı örneklerden. Bu, bilimden uzak yaratılan müfredatın iflası kaçınılmaz. Yıllardır eğitime yapılan yanlış uygulamalar toplam olarak sorunlu bir yığınak yaratmıştır. Bu sorun Türkiye’nin geleceği açısından da öncül problemler arasındadır. Yetişen bir nesli sığ politikalar ve uygulamalarla uçuruma sürüklenmek isteniyor. Bu açıdan, her hata düzeltilir, ancak yığınakta yapılan hata düzeltilemez.
Sonuç Yerine
Ancak köklü değişiklikler, eğitim temelinde Türkiye’nin yeniden şekillenmesine ancak köklü değişiklikler sağlayacaktır.YGS 2015 daha birçok açıdan değerlendirilmeye ve sonuçlar çıkarmaya açık. Ancak yazımızda hepsine yer vermemiz yazıya ayrılan bölüm açısından olanaksız. Birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da ancak devrimle çözülebilecek bir aşamaya gelinmiştir. YGS de bu bağlamda ÖSYM’nin gerçekleştirdiği diğer sınavlar gibi hatalarıyla, skandallarıyla, çıkmazlarıyla bir eşiğe dayanmıştır. Önümüzdeki dönem Türk devriminin yol göstericiliğindeki eğitim sistemi ve ona uygun yetişecek nesiller için YGS’nin alternatifini, sınav sistemini, yeteneklerin keşfini ve nitelikli gelişimi sağlayabilecek sistemi tartışacağız ve alternatifimizi ortaya koyacağız. Bu yeni temelde oluşturulacak yığınak da, kuracağımız gelecek kadar, kaya gibi sağlam olacaktır.
Özgür Bursalı
TLB Genel Sekreteri