Hikaye Büyük Film Çıplak: Çiçero

Çiçero filmi siyasi olarak yanlış noktalara değinen seyirciyi etkilemek amaçlı bilinçli bir şekilde çarpıtılmış bir senaryonun kurbanı oldu.

Hikaye Büyük Film Çıplak: Çiçero

YAZAR

Geçtiğimiz günlerde Serdar Akar’ın yönetmenliğini, Ayla ve Müslüm filmlerinden tanıdığımız Mustafa Uslu’nun yapımcılığını üstlendiği film büyük umutlarla vizyona girdi. Film II. Dünya savaşı sırasında İngiliz büyükelçiliğinden Nazi büyükelçiliğine bilgi sızdıran İlyas Bazna’yı konu alıyor.

İlyas Bazna, babasının ölümünden sorumlu tuttuğu İngilizlere olan nefreti, maddi kazanç isteği ve opera sanatçısı olma hayali ne rağmen II. Dünya Savaşı sırasında birbirinden farklı Büyükelçiliklerde uşaklık yapıyor olması casusluk olmasına zemin hazırlamıştır. Franz von Papen’in büyükelçiliği yıllarında Ankara’daki Nazi Büyükelçiliği’ne gizli İngiliz askeri ve diğer istihbaratını satmıştır. Ben Çiçero’ydum başlıklı yayınladığı anılarını anlatan kitaptan Nazilerden aldığı sahte paranın tazminatı olarak aldığı paradan daha büyük bir kazanç elde etmişti. Bu kitap 1951 yılında Beş Parmak adıyla sinemaya uyarlanmıştır. İlyas Bazna 1970 yılında 66 yaşında Münih’te yoksul bir gece bekçisi olarak vefat etmiştir.

Casusluk hikayeleri her zaman kurduğu hikaye, dramatik unsurların kullanımı ve siyasi bağlarıyla ilgi çekici olmuştur. Çiçero filmiyse çarpıtılmış hikayesi ve siyasi konumlanışı bakımından casusluk filmleri arasında yer edinmesi imkansız bir film. Klasik casus hikayelerinde gördüğümüz ve bir senaryonun olmazsa olmazı çatışmalar film boyunca silik. İlyas Bazna namı değer Çicero film boyunca herhangi bir motivasyonu olmaksızın hayatını tehlikeye atıyor. Bu noktada kullanılan aşk hikayesi ve diğer dramatik unsurlar olabildiğince abartılarak önümüze koyuluyor. Anlatması gerekenden çok daha fazlasını anlatmaya çalışan senaryosu ile dağınık bir film görüntüsü ortaya koyuyor. Film senaryoda siyasi olarak yanlış noktalara değinmesi, aksiyon sahneleri ve dram üstüne kurulmuş olması iyice gerçeklikten uzağa taşıyor. Bu da ister istemez bolca siyasi hatayı doğuruyor. Film II. Dünya Savaşını İngiltere ve Nazi Almanyası arasında geçiyormuş gibi anlatıyor. Bu iki ülkede Türkiye’yi yanına müttefik olarak çekmeye çalışıyor, İlyas Bazna Türkiye’yi savaşa sokmamak amaçlı Atatürk tarafından görevlendirilmiş bir casus olarak karşımıza çıkıyor. İlyas Bazna’yı kahramanlaştırarak basit bir casusu savaş kahramanı olarak karşımıza çıkartıyor. Franz von Papen’in suikastinin gerçekte olmamıştır ama filmde İlyas Bazna bu suikasti engelleyerek İngilizler tarafında Türkiye’nin savaşa girmesini engelliyor. Filmde bir çok replikte rahatça görüldüğü üzere Atatürk putlaştırılıyor, bunun en somut örneği filmin sonunda görülen 1938’de geçen Atatürk’ün İlyas Bazna’ya II. Dünya Savaşını öngörüp  Türkiye’yi bu savaşa sokmamasını emretmesidir halbuki basit bir casus olan İlyas Bazna’yı  Mit casusu olarak gösteriyor ve ona bir ekip veriyor. İlyas Bazna’nın verdiği bir asılsız istihbarat olan normandiya çıkarması Nazi Almanya’sının bu muharebeyi kaybetmesindeki etken tabi İlyas Bazna değildir. Normandiyada savaşan Nazi tümenleri sadece elli tane ve hiç savaş görmemiş onaltı, onyedi yaşındaki gençlerdi Nazilerin iyi ve güçlü birlikleri ya esir düşmüş, dağılmış veya ölmüştür ama filmde İlyas Bazna’nın verdiği sahte istihbaratı yüzünden kaybettikleri gösteriliyor. Filmdeki İsmet İnönü’nün toplantı yaptığı bölümlere bakacak olursak İsmet İnönü’yü vasıfsız bir adam gibi gösteriyor, ama biz II. Dünya Savaşına girmediysek bu İsmet İnönü’nün dengeli tutumu sayesindedir.

Siyasi bir filmde nasıl olurda o ülkenin Cumhurbaşkanını ikinci üçüncü plana atarlar. İsmet İnönü gibi bir diplomasi ustası, Lozan’da inanılmaz bir zafer kazanan İsmet paşa filmde karşımıza böyle çıkıyor. 

Sonuç olarak Çiçero filmi siyasi olarak yanlış noktalara değinen seyirciyi etkilemek amaçlı bilinçli bir şekilde çarpıtılmış bir senaryonun kurbanı oldu.

Uyarlama filmlerde büyük bir hikayeden kötü bir film çıkabilir veya tam tersi küçük hikayelerden güzel filmler çıkabilir. Çiçero büyük bir hikaye ama kötü bir film, başarısız bir uyarlama. İdeolojik olarak zayıf ama çarpıtılmış bir senaryo olmasaydı olanları olduğu gibi gösterseydi eminim bundan fazlasını izlerdik.

Bora Kutay Demiralp

TLB Şişli İlçe Temsilcisi

talebe.org

Tarih:
Diğer Haberler