Çuval Bugün Kimin Kafasında?

Yazımızın konusu olan çuval hadisesi ve Türkiye Gençlik Birliği’nin tavrı Türk Devletinin bugün verdiği mücadelenin tohumlarıdır.

Çuval Bugün Kimin Kafasında?

YAZAR

   1990’lı yıllar Türkiye’de gladyo yapılanmasının en derinden hissedildiği yıllardı. Amerika istediği gibi borusunu öttürebiliyor, Amerika’nın çıkarlarına çomak sokan aydınlar faili meçhul cinayetlere kurban gidiyordu. Uğur Mumcu, Gaffar Okkan, Bahriye Üçok ve daha artırılabilir birçok suikasti buna örnek olarak gösterebiliriz. Türk Silahlı Kuvvetleri ne zaman Amerika’nın Türkiye’yi bölme planlarına karşı bir hamle yapsa Türkiye’de dinsel ve mezhepsel kışkırtmalar boy gösteriyordu. Madımak’ta aydınların ateşe verilmesi, Gazi Mahallesi olayları, Başbağlar Katliamı gibi. Buna rağmen, Türkiye 1995 Mart ayında Çelik harekatı ile PKK’ya büyük bir darbe vurmuştu. Bu harekatın planlayıcısı Eşref Bitlis de uçağına yapılan sabotaj sonucu suikaste kurban gitmişti.

Türkiye, 1996 yılının Ağustos ayında PKK’ya çok büyük bir darbe daha indirmişti. Türk ordusu kuzeyden, Saddam Hüseyin ve Barzani kuvvetleri ise güneyden bir harekat yapmış, Amerika ve PKK ağır bozguna uğramıştı. Amerikan kaynakları bu gelişmeleri ABD’nin Vietnam’dan sonra en büyük yenilgisi olarak değerlendirmişti.

   İşte Türk-Amerikan ilişkilerinin bu seviyede olduğu dönemlerde ABD, Irak’ı işgal etmek ve petrol rezervlerine el koymak istiyordu. Bunun için bahanesi Irak’ta kimyasal kitle imha silahlarının bulunduğuydu. Aynı zamanda bölgede ‘‘demokrasi ve insan haklarının yaygınlaştırılması’’ gibi bir bahane daha üretilmişti. Bu ABD’nin yıllarca mazlum milletler üzerindeki emperyalist hegemonyalarını kurmak için kullandıkları yöntemdi. ABD’nin bu işgali çok daha rahat koşullarda yapabilmesi için Türkiye’de askerlerinin bulunması ve Irak’a buradan girilmesi gerekiyordu.

25 Şubat 2003 tarihinde TBMM’ye bir tezkere sunulmuştu. 1 Mart Tezkeresi olarak adlandırılan bu tezkere Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın işgali için Türk topraklarında bulunmasını içeriyordu. TBMM, tarihi bir tavır göstererek ABD’nin bu emperyalist planına geçit vermemiş, tezkere onaylanmamıştı. Türkiye’nin topraklarını ve hava sahasını kullanamayan Amerika, Irak’ta büyük bir hezimete uğramış ve ekonomik sıkıntılar çekmişti.
ABD, 4 Temmuz 2003 günü Türk ordusunun imajını zedelemek ve tezkerenin intikamını almak adına Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde bulunan 11 Türk askerini bir baskın sonucu tutuklamış ve başlarına çuval geçirmişti. Bahane olarak ise Süleymaniye Valisine suikast yapılacağı öne sürülmüştü. Başta Türk subayları olmak üzere Türk halkı bu hain olayı içine hiçbir zaman sindiremedi.

   Dönemin 1.Ordu komutanı Hurşit Tolon tam bu sıralarda Amerika Birleşik Devletleri’ndeydi, ziyaretini yarıda kesti ve Türkiye’ye döndü. Bu olayı kabul etmeyen Türk subaylarının tepkisi okyanus ötesine kadar ulaşmıştı. Bu komutanlar Amerika’nın Türkiye’yi bölme planının farkındaydı ve buna karşı savaşıyorlardı. Vatansever komutanların ‘’karşılık verelim’’ teklifleri dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tarafından kabul görmedi. Amerikan medyası Türk subaylarının tepkisini gazetelerinde şöyle duyuruyordu;

• ‘’Türk Ordusu hizadan çıktı’’ – Foreign Affairs
• ‘’Türkiye’yi kayıp mı ediyoruz?’’ – Wall Street Journal

   Dönemin Başbakanı ‘’Amerika’ya nota verilecek mi?’’ sorusuna ‘’ne notası, müzik notası mı?’’ şeklinde bir cevap verdi. Halkta ise Amerika’ya tepki çok büyüktü. Anti Amerikancılık zirve yapmıştı, halk bu olayları var gücüyle protesto ediyordu. Malatya’da halk ellerinde çuvallar ile tepkisini koyarken Şanlıurfa’da Amerikan askerlerinin araçları taşlanmıştı. Bu olaylar vatansever Türk gençliğinin hafızasında unutulmayacak bir biçimde yer etmişti ve o gençlik zamanı geldiğinde çuvalı Amerikan askerinin başına geçirecekti.

2003 ve 2010 yılları arasındaki süreç Amerika güdümündeki FETÖ’nün, Türk ordusunun şerefli komutanlarını ve diğer Amerika karşıtı kuvvetleri zindanlara attığı zamanlardı. Türkiye Gençlik Birliği tam bu atmosferde çok önemli protestolara imza attı. Türkiye’nin farklı bölgelerinde ABD askerlerini protesto etti. 18 Kasım 2011’de İzmir’de, 19 Ekim 2011 ve 5 Mart 2012’de Bodrum’da, 7 Nisan 2012’de Malatya Kürecik’te, Adana İncirlik Üssü’nde ve en son 12 Kasım 2014’te İstanbul Eminönü’nde ABD askerlerinin başına çuval geçirdi. TGB, ordumuzu küçük düşürmeye kalkanlara en ufak bir korku duymadan en güzel cevabı verdi, ABD askerlerine Türkiye’nin sokaklarını dar etti ve Türk milletinin arzu ettiği intikamı aldı. TGB üyelerine çeşitli suçlardan dava açıldı ama Türk yargısı önemli kararlar alarak davalarda beraat kararını hükmetti. Bu karar TGB’nin eyleminde ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

BUGÜN KİMİN KAFASINDA ÇUVAL VAR?
     Türkiye Gençlik Birliği başta olmak üzere vatansever kuvvetlerin Ergenekon ve Balyoz davalarında öncü rolü, sistemin çarklarına vura vura Amerikancılığı yenmesi, çuval eylemleri, Silivri zindanlarının yıkılması gibi önemli olaylar esmekte olan Amerikancı rüzgarı tersine çevirdi. Türkiye, bu kuvvetlerin etkisiyle emperyalizm ile doğrudan bir savaşa girdi. Sözde açılım sürecinde güç toplayan PKK’nın bu sürecin bitmesi sonucunda Türk ordusu tarafından Haziran 2015’te başlatılan ‘’hendek operasyonları’’ ile beli büküldü.

15-16 Temmuz 2016 gecesi TSK içerisine yuvalanmış Fethullahçı ve Amerikancı bir grup darbe girişiminde bulundu ve Türkiye içerisinde gittikçe güç kaybeden Amerika son kozunu oynadı. Türk milleti ise Amerika’nın ve işbirlikçilerinin başına en büyük çuvalı o gece geçirdi. TSK ve millet el ele vererek alçak girişimi bertaraf etti. Bununla birlikte Amerika’nın Türkiye’de kurmak istediği düzen bozguna uğradı.

   Kahraman Türk ordusu bir an bile hızını kesmedi; Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı gibi harekatlarla PKK’nın kökü kazındı ve bugün hala Türkiye’nin kararlı mücadelesi hem sınır ötesinde Pençe Kartalı ve Pençe Kaplan ile hem de sınır içinde çeşitli operasyonlarla devam ediyor. Bunun yanında Türk yargısı altın devrini yaşıyor, FETÖ’cüler önceden Türkiye’nin en temiz insanlarının yattığı cezaevi koğuşlarında yatıyor. Devletin bütün kurumlarından büyük bir kararlılık ve gayretle Amerikancılık temizleniyor. Bunun farkında olmayan ve olmak istemeyen içimizdeki bozguncular Türkiye’nin mücadelesine nifak sokmaya çalışıyor ama başarısız oluyor.

VATANSEVER DALGA AMERİKANCILARI YENDİ

   Yazımızın konusu olan çuval hadisesi ve Türkiye Gençlik Birliği’nin tavrı Türk Devletinin bugün verdiği mücadelenin tohumlarıdır. TGB bu tohumları Türkiye’nin dört bir yanına dikmiştir ve filizleri bugün yeşermektedir. Türkiye artık o çuvalı ABD’nin, PKK’nın ve FETÖ’nün başına geçiriyor. Bunun en önemli nedeni vatanseverlerin zor günlerdeki kararlı duruşudur. Türkiye bundan sonra yeni açılım süreçleri yaşamayacak, gladyo eskisi gibi borusunu öttüremeyecek. Uğur Mumcular, Eşref Bitlisler, Gaffar Okkanlar katledilemeyecek. Bu süreçler artık çok geride kaldı. Bunları kabul etmeyen ve bugün Türk ordusuna, Türk yargısına yöneltilen psikolojik savaşın parçası olanlar yenilgiye hep mahkum olacak. Kafalarında hep TGB’nin Amerikan askerlerine geçirdiği çuval ile dolaşacaklar.

İBRAHİM ÇAĞRI YILDIZ
TLB Ankara İl Başkan Yardımcısı

Kaynakça: Türk-Amerikan Savaşı Belgeseli/Serkan Koç

Tarih:
Diğer Haberler