YAZAR
Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın gericiler ve bölücüler tarafından katledilişin 87.yılındayız. Kubilay’a dokunamadan onu göremeden,hissedebilen bir nesiliz.
87 yıldır,bölücülüğe karşı,Kubilay’dan aldığımız bağımsızlık bayrağını bizler taşıyoruz,
87 yıldır,gericiliğe karşı laikliği,aydınlanmayı Türk Gençliği durmaksızın savunuyor,
87 yıldır ısrarla vurguluyoruz, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler,müritler,mensuplar ülkesi olamaz.
Kubilay Gibi Hazırız!
Bugün Kubilay demek Cumhuriyet demektir, Kubilay demek cesaret demektir.
Kubilay’ı yaşatmak, Cumhuriyet’i yaşatmaktır.
Kubilay dün mazide kalan bir anı değil, Kubilay bizim geleceğimizdir.
Kubilay, cesaretin yaratıcısıdır.
Kubilay, cesaretin adıdır.
Tevfik Fikret’in dediği gibi dünyayı değiştirmenin gücü gençlerde görülen umut ile başlar. Bu umudu yaratan Kubilay’ı savunmanın bugünün en önemli görevi olduğunun farkındayız.
Vatan İçin Ayaktayız!
Menemen olayını işittikten sonra,Mustafa Kemal Paşa, söze başladı.”Bu ne haldir,mürteciler hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyorlar.Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler?Onların namlusunu ve dinini kurtaran ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırırın cezasını hainler çekecektir.”
Türkiye’nin Şeyh Said İsyanı'ndan sonra tanık olduğu en önemli irtica olaylarından birisi de Menemen Olayı'dır. Menemen Olayı'nda esas olarak hedef, Cumhuriyet ve Cumhuriyetin atılımları olmuştur.
Kubilay 1906’da Adana’nın Kozan ilçesinde doğmuştur.Kozan’da terzi çıraklığı yaparken Antalya Öğretmenlik okulunu kazanmış Antalya Muallim Mektebi ve İzmir Muallim mektebini okuduktan sonra Bursa Öğretmen Okulu’nu 1926’da bitirmiştir.Kubilay 1930 yılında öğretmen olarak İzmir’in Menemen ilçesine 43. Piyade Alayında asteğmen görevi verilmiştir.Askerliğini yaptığı sırada ,Derviş Mehmet eşliğindeki Cumhuriyet karşıtı bir grup, dini kullanarak bir takım hurafelerle insanları tehditvari bir şekilde galyana getirmeye çalışmıştır ve silah zoruyla etraflarına halkı toplamaya çalışmışlardır. Yaşanan bu isyanı bastırmak için yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay görevlendirilmiştir. “Şapka giyen kafirdir!Yakında yine şeriata dönülecektir!” söylemleri ile Cumhuriyete saldırarak isyanı büyütmeye çalışanların karşısına korkusuzca dikilmiştir Kubilay.
Ancak, Kubilay'ın silahında bulunan kuru sıkı fişeklerin öldürücü etkisinin olmadığı anlaşılınca, bunu fırsata çeviren Derviş Mehmet, “Bana kurşun işlemiyor,beni Allah görevlendirdi” diyerek vatan savunucularımızın üzerlerine ateş açmışlardır.Açılan ateşte yaralanan Kubilay daha sonrasında sıkıştırılarak haince boğazı kesilmiştir. Derviş Mehmet Kubilay’ın kafasını mızrağa geçirerek Köylüleri,Cumhuriyet’ten yana olursanız sizinde kafanız alınır diyerek tehdit etmiştir.
Menemen İsyanının ardından Mustafa Kemal “Cumhuriyetimizin değerli uzvu Kubilay Bey, temiz kanıyla Cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.”demiştir.
Kubilay’ın şehit edilmesi anlık bir durum değildir.Gelişmiş ve gelişen bir süreçtir. Bu süreç 1876 karşı devriminden ileri gelen bir süreçtir. Çünkü Derviş Mehmet’ler,Abdülhamit’lerin,Vahdettin’lerin bayrağını taşıyorlardı. Onları birbirinden ayıran bir özellik yoktur.Ama birbirine bağlayan Vatan ve Hürriyet düşmanlığı gibi bir çok etken vardır. Bu etken 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla tekrardan hareketlenip,günümüze kadar gelmektedir. Damat Ferit,Mustafa Sabri,Şeyh Said,Said Nursi Seyit Rıza, daha da sonrasında Adnan Menderes,Turgut Özal,Tansu Çiller,Mesut Yılmaz ve 15 Temmuz’da da Türk Milletine kurşun sıkan Fettullah Gülen’e kadar gelen karşıdevrim hareketidir.
Kubilay olmak ,1876’da Türk Devrim hareketiyle başlayarak günümüze kadar gelir ve geleceğimizi aydınlatır. Kubilay’ın geçmişi ve geleceği Namık Kemal’den,Mithat Paşa’dan başlayıp,Enver Paşaya,Talat Paşaya oradan Mustafa Kemal’e,İsmet İnönü’ye,Suphi Karaman’lardan,Deniz Gezmiş’e,Ömer Halisdemir’e kadar uzanan fedai geleneğinden gelmektedir. Türk gençliğinin,kendi fedailer geleneğini yaşatmak boyun borcu ve birincil görevidir.
Cumhuriyet'in Hayatiyeti
Cumhuriyetin kızrmızı çizgisini tıpkı Kubilay gibi cesaret ile cumhuriyeti savunanlar belirliyor. Canı pahasına Cumhuriyeti savunan Mustafa Fehmi KUBİLAY bizlere o dönemin ruhunu yansıtıyor. Ve bizler Kubilay’dan aldığımız cesaretle istikrarlı gençler olmayı hedeflemeliyiz.
Buradan çıkaracağımız sonuç bizler tıpkı Mustafa Fehmi Kubilay gibi cesur ve kararlı olmalıyız. Ülkemizin geleceğine yön verecek bireyler bugün liselerimizde ve üniversitelerimizde Cumhuriyet karşıtlarıyla mücadele edenlerdir. Bizlerin öncelikli görevi aydınlanma kahramanlarımızdan aldığımız mirası bir adım ileriki safhaya taşımaktır. Bugün, Türk Milletini bir arada tutan değerlere sahip çıkmanın zorunluluğunu biliyoruz.
Ve en önemlisi, o gün verilen savaş hala devam etmektedir. Dün Şeyh Saitler ve Derviş Mehmetler ile saldıran baş düşman bugünde, Şenay Aybüke Yalçınlar’ı şehit ediyor.
Namlularını dün Kubilay’a çevirenler, bugün de namlularını Necmettin Yılmazlara çeviriyorlar.
Kubilay Olmak, Geleceğe Işık Tutmaktır
Kubilay’ın kararlılığı 15 Temmuz’da Ömer Halisdemir’in kararlılığıdır.
Kubilay’ın cesareti,bölücü teröre göğsünü korkusuzca siper eden Fetih Sekin’nin cesaretidir.
Bu yüzden Cumhuriyetimizin ve vatanımızın yılmaz savunucularını unutturmayacağız!
Ve bizler, Mustafa Fehmi Kubilay gibi gericiliğin üstüne yürüyen, Uğur Mumcu,Bahriye Üçok gibi kalemini aydınlanma karşıtlarına karşı kılıç olarak kullanan,Turan Dursun gibi hurafelerle mücadele eden ve Mustafa Kemal gibi “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir,fendir” diyenlerden olacağız! Söz veriyoruz! Aydınlanma Kahramanlarımızı saygı ile anıyoruz.