2018-2019 Eğitim-Öğretim yılı eksikliklerle ve kaosla başlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı ortaöğretim kurumlarına tercih ve yerleştirme kılavuzundaki takvim işlememektedir. Kılavuzda açıklanan 4 Nakil dönemi de tamamlanmıştır. Nakil dönemlerinin ardından açıkta kalan öğrencilerin komisyonlara başvurarak yerleştirilmesi planlanmış fakat 16 Eylül tarihinde sonuçlanması beklenen yerleştirmeler halen yapılamamıştır. 17 Eylül itibariyle yeni eğitim-öğretim yılı açıkta kalan binlerce öğrenciyle birlikte başlamıştır. 15 Eylül’de MEB tarafından yerleştirmelerde esneklik yapabilme olanaklarını artıran ek genelge de yayımlanmasına rağmen sorun çözülememiştir ve binlerce öğrenci aileleriyle birlikte mağdur edilmiştir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bugün katıldığı TV programında halen açıkta kalan öğrenci sayısının 3binin üzerinde olduğunu ifade etmiştir. Eğitim sendikalarından öğrenilen rakamlar ise bunun da üzerindedir.
Eğitimin hakkının anayasa aracılığıyla güvence altında olduğu ülkemizde, üstüne üstlük 12 yıllık zorunlu eğitim dönemi kapsamında, binlerce Türk genci bu hakkından mahrum bırakılmıştır. Büyük bir kısmı ise isteği dışındaki okullara yerleşmeye mecbur kalmıştır. Bazı aileler ise özel okulları tercih etmek zorunda kalmış ve parasız eğitim hakkından mecburen feragat etmiştir. Bunlara rağmen talep eden ve hakkı olan her öğrenciyi devlet okullarına yerleştirecek yeterince kontenjan sağlanamamıştır. Bu kaos durumu Milli Eğitim Genel Kanunuyla ve Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleriyle de çelişmektedir. Bu yerleştirme ve sınav sistemi, Türk milletini topyekun mağdur etmektedir.
Ayrıca, mağdur öğrencilerin sayısını sayın bakanın “3bin küsur” şeklinde ifade etmesi de talihsiz bir açıklamadır. Eğitim hakkından mağdur olan öğrenciler teferruat değildir. Her biri devletimizin ve milletimizin geleceği, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi emanet ettiği mirasçılarıdır. Eğitime, eğitimciye, öğrenciye verilen değer ülkelerin en önemli unsurlarındandır. Küsuratlarla ifade edilemezler.
Bakanın ifadesi, bakanlığın ilan ettiği kılavuzun aksaması, konuya dair ek genelge gönderildiğinin ancak bugün ifade edilmesi, çözüm olması umulan bu ek genelgenin detaylarının kamuoyuyla halen paylaşılmaması ve çözümün muallakta kalması bakanlığın konuya dair yeterince hazırlık yapmadığını göstermektedir. Bakanlığın hazırlıksızlığı öğrencilerde ve velilerde endişeye yol açmaktadır.
Türk gençliği olarak, bu kaosun baş sorumlusu olan Milli Eğitim Bakanlığını, durumu aydınlatmaya, gençliğin eğitim hakkını en hızlı şekilde teslim etmeye, mağduriyetlerin giderilmesi için tüm olanakların devreye sokmaya, sorunlu olduğu aşikar olan bu sınav ve yerleştirme sistemini köklü şekilde değiştirmek için eğitim sendikalarıyla ve uzmanlarıyla işbirliği yapmaya çağırıyoruz. Türkiye Liseliler Birliği olarak mağdur öğrenci ve ailelerin yanında olduğumuzu ayrıca sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşırız.