Raporda Amerika-Türkiye ilişkilerindeki gerilim hatlarının, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yönetim değişikliğiyle birlikte ne yönde seyredeceğine ilişkin tahminler yer aldı. Donald Trump’ın ABD başkanlığı döneminde Türkiye’nin ulusal çıkarlarının üzerine oldukça “agresif” bir yaklaşım sergilediği belirtilirken, Joe Biden yönetiminin Trump’ın aksine Türkiye’nin bölgesel stratejik özerkliğine sıcak bakmayacağına dikkat çekiliyor.
Öte yandan raporda Türkiye’nin Irak, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’deki güçlü etkinliği ise ABD çıkarları açısından “riskli” olarak niteleniyor.
Rapora ilişkin Voice of America’ya değerlendirmelerde bulunan Hoffman, Türkiye’nin Rusya ile olan stratejik ortaklığının nişanesi olan S-400 ile birlikte, ABD ile ilişkilerin aşındığına dikkat çekerek, “Dolayısıyla eski ilişki düzeni artık yok. Hala arada değerli bağlantılar var. NATO üyeliği, askeri bağlar, bazı istihbarat paylaşımı ve bölgesel iş birliği hala devam ediyor, çok daha fazlasını yapmak için potansiyel de var ama artık eski kriterlere göre bir değerlendirme yapamayız” şeklinde konuştu.
‘ERDOĞAN, TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL ÇIKARLARININ ÜZERİNE GİTTİ’
Donald Trump’ın 4 yıllık başkanlığı süresince Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarının üzerine çok agresif şekilde gittiğine işaret eden Hoffman, “Bu hamlelerin bazıları dev boyutta riskler barındırıyor. Bu nedenle biraz duraksamaya geçmesi ve kazanımlarını emniyete alması bir süreliğine Erdoğan’ın çıkarına gelebilir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin S-400’ler için daha fazla batarya satın alması halinde ise Hoffman, “Bu durumda öncekine göre daha fazla ve daha da sert CAATSA yaptırımları getirilecektir. Bence bu konuda Trump’ta gördüğümüz tereddüdü Biden ekibinden görmeyeceğiz” dedi.
YENİ JOHNSON VAKASI
Son yıllarda Türkiye’nin milli savunma sanayi atılımlarını görmezden gelen ve hâlâ ABD ve batılı devletlere bağımlı bir ordu sanayisi olduğu yanılgısına düşen Hoffman, raporda Türkiye’yi özellikle bulunduğu Irak, Libya, Suriye gibi çatışma sahaları özelinde tehdit etmekten geri durmuyor. ABD ile olan uzun süreli savunma ortaklığına dikkat çeken Hoffman, ikinci bir yanılgıya düşerek “Tüm bunlar da Türkiye’nin bu yolu tercih etmek suretiyle elinden çıkardığı F-35’lerden daha az kapasiteye sahip bir hava savunma sistemi uğruna yapılıyor” ifadeleriyle Türkiye’nin F-35’lerden daha düşük etkinlikte bir savunma sistemi uğruna bu ilişkiyi bozmaması gerektiğini söylüyor. Halbuki S-400 hava savunma sistemlerinin, F-35’lere karşı üstünlüğü açısından birçok teknik olgu mevcut. Üstelik F-35’lerin üretim aşamasında karşılaştığı problemler de cabası.
‘ERDOĞAN’IN GÖRÜŞÜ, TÜRKİYE’NİN BATI’DAN BAĞIMSIZ BİR GÜÇ OLMASI’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın terörle mücadele noktasında geri adım atmayacağını ifade eden Hoffman, “Bence bu, Türkiye’nin büyük bir güç olma hakkı ve Batı’dan daha bağımsız olması gerektiği yönünde bir çeşit kişisel ideolojik dünya görüşünün bir parçası” sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı’ya karşı şüpheci bir seçmen tabanına sahip olduğunu ve bunun için de S-400 noktasında geri adım atmasının hayal olduğunu söyledi.
‘HEM NATO HEM RUSYA İLE ORTAKLIK KABUL EDİLEMEZ’
Hoffman, NATO’nun kuruluş amacının Rusya ile stratejik bir ortaklığa müsaade etmediğine değinerek “Türkiye’nin bir yandan NATO üyeliğinin faydalarını görmeye devam etmek isterken diğer yandan Rusya’yla savunma ve stratejik bağlar inşa etmesinin ABD ve birçok Avrupa ülkesinin gözünde kabul edilemez” dedi. Böylece Hoffman, NATO’nun bir bakıma Türkiye’nin ulusal çıkarlarına fayda sağlamadığı itirafında bulundu.
Amerikan düşünce kuruluşlarının son yıllardaki hemen hemen bütün raporlarında Türkiye’nin Rusya ile ortaklığının, ABD açısından yüksek riskli olduğu belirtilirken, Amerikan İlerleme Merkezi’nin (Center for American Progress) raporu da yine aynı nokta üzerinde durarak, Türkiye’nin bölgede pasifize edilmesi gerektiğini savundu.
TÜRKİYE’Yİ TEHDİT ETMİŞTİ
Ayrıca Hoffman, yine Voice of America’ya verdiği bir demeçte S-400’lerin konuşlandırılmasına ilişkin “Böyle güçlü bir yanıt, Türk savunma sanayi için yıkıcı olabilir ve Türk ekonomisine büyük hasar verir. Türk lirasında değer kaybı ve ödemeler dengesinde krizi tetikliyebilir” tehididinde bulunmuştu.
talebe.org