PKK ve HDP milletvekilleri sosyal medyadan yaptıkları açıklamalarda TSK'yı ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ı hedef aldı. HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, şöyle yazdı:
"Hakikatler bu kadar mı çarpıtılır? Bu esir askerlerimizin aileleri defalarca bizleri ziyarete geldiler, partilerle görüştüler. Biz barış dedikçe saldırdılar. Esir kampını Türkiye bombaladı ve öldükleri anlaşılınca durdular. Savaş tezkerelerine evet diyenler şimdi ağıt yakıyor."
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da, "PKK elindeki esir askerlerin yakınları 2.5 sene önce bana başvurmuştu. Sağ salim dönüşleri için yardım istemişlerdi. Bir barış ortamı olsa belki o insanlar hayatta olurdu. Barış, hayat için her şeyi yapardım ama devlet yetkilileri böyle bir şeyi hiç düşünmedi, adım atmadı" ifadelerini kullandı.
Halbuki şehit olan üç askerin ailesinin HDP önünde nöbet tutan Diyarbakır Anneleri'nden olduğu öğrenildi.
HDP'yle benzer suçlamalar PKK'nın resmi açıklamasında da yer aldı. PKK'nın açıklamasında "Yaşanan katliamın tek sorumlusu Hulusi Akar'dır" başlığı kullanıldı. Teröristler, 13 kişinin çatışma sırasında hayatını kaybettiğini savundu. Fakat şehitlerin adli tıp raporlarında infaz edildikleri ortaya çıktı.
CİNAYETLER PKK'YI KURTARAMAZ
Türkiye'de HDP dışındaki tüm siyasi partilerden katliama tepki geldi. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, yaptığı açıklamada "Cinayetler PKK’yı kurtaramaz. PKK’nın sonu gözüktü. 13 şehidimizin ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz" ifadelerini kullandı.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin de açıklaması oldukça sertti. Bahçeli şunları söyledi:
"PKK/YPG demek insana ve insanlığa ait olan her değer ve emanetin imhası demektir. Hain örgüt tarafından kaçırılıp bir mağarada alıkonulan 13 sivil vatandaşımızın katledilmesiyle ilgili acı haber milli yüreklere ateş topu gibi düşmüştür. Nihayetinde söz hükmünü kaybetmiştir!
"Şehit olan hem kahraman askerlerimize de hem de aziz vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. Başımız Sağolsun diyorum. Mağara katliamının PKK terör örgütü ve destekçilerinin hesaba çekilmesi için bir yol ağzı, bir karar ve kader anı olduğuna inanıyorum.
"Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hiç kimse şablon ve bildik ezberlerin arkasına saklanamayacaktır. Masumların kafalarına kurşun sıkan hainleri kim aklamaya ve arkalamaya yelteniyorsa bilinsin ki cinayetlere taammüden iştirak etmiş demektir. Ve teröristtir. Herkes tarafını ve tercihini yapmalıdır: Ya hıyanet ya hidayet, ya melanet ya da millet."
ALİYEV'DEN TAZİYE
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de PKK tarafından şehit edilen 13 yurttaşımız için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a taziye mesajı gönderdi. Aliyev, "Aziz kardeşim" diye başladığı mesajında, şu ifadelere yer verdi:
"Hain terör eylemi sonucu 13 masum Türk vatandaşının acımasızca şehit edildiği haberi bizi derinden sarstı. Sivillere yönelik bu korkunç terör eyleminden son derece öfkeliyiz ve terörizmin tüm tezahürlerini şiddetle kınıyoruz."
İlham Aliyev mesajında Erdoğan'a, şehitlerin ailelerine, yakınlarına ve Türk halkına, kendisi ve Azerbaycan halkı adına taziye dileklerini iletti.
PKK'YA TEPKİLER ÇIĞ GİBİ
Türkiye'de her kademeden siyasetçi ve bürokrat PKK'yı kınayan mesajlar yayınladı. O mesajların bir bölümü şöyle:
TBMM Başkanı Mustafa Şentop: "Irak'ın Gara bölgesinde, melun terör örgütü tarafından infaz edilen 13 sivil vatandaşımızın naaşı bir mağarada bulundu. Vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Terör örgütüne ve onun tüm destekçilerine lanet olsun. Milletimizin başı sağolsun."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: "Hain terör örgütü tarafından kalleşçe şehit edilen sivil vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Terörün kökünü kazıyana kadar, sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: "Dünya sessiz. Bu sessizlik, utanç verici bir suç ortaklığıdır ama biz sessiz kalmayacağız."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: "Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu Millet ve Şehitlerimiz yüzümüze tükürsün."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: "Gara bölgesinde hain terör örgütü tarafından kaçırılan ve alçakça şehit edilen masum vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, aileleri ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun."
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener: "PKK terör örgütü tarafından Gara'da şehit edilen 13 sivil vatandaşımıza Yüce Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun."
ŞEHİTLERİN KİMLİKLERİ AÇIKLANDI
Malatya Valisi Aydın Baruş, dün kameraların karşısına geçerek Gara'da şehit edilen 13 vatandaştan 10'una ait kimlik bilgilerini paylaştı. Baruş üç vatandaşın kimlik tespit çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Şehitlerden 6'sının asker, 2'sinin polis olduğunu belirtti.
İşte şehitlerimizin kimlikleri:
13 Ağustos'ta Diyarbakır Bingöl karayolunda Uzman Çavuş Hüseyin Sarı
28 Temmuz 2015'te Urfa İl Emniyette görevli polis memuru Sedat Yabalak
18 Eylül'de Tunceli Erzincan yolunda alıkopnulan Astsubay Çavuş Semih Özbey
2 Ekim 2015 tarihinde Ağrı'daki birliğine katılmak için yola çıkan er veTunceli Pülümür karayolunda alıkonulan Osmaniye nüfusuna kayıtlı tankçı er Adil Kabaklı
24 Temmuz 2016'da Lice'de alıkonulan Mardin nüfusuna kayıtlı İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Vedat Kaya
15 Ağustos 2015 tarihinde Diyarbakır karayolunda alıkonulan Jandarma Er Süleyman Sungur
21 Eylül 2016'da Hakkari'de alıkonulan Uzman Erbaş Mevlüt Kahveci
2 Ekim 2015'te Tunceli'de alıkonulan topçu er Müslim Altıntaş
Adıyaman nüfusuna kayıtlı Aydın Köse ayrıca Samsun nüfusuna kayıtlı Muhammet Salih Kanca
ÖCALAN'IN YAKALANIŞININ 22. YILI
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın siyasi sığınma hayalleriyle ülke ülke dolaşmasının ardından Hollanda'ya gitmek üzere geldiği Kenya'nın başkenti Nairobi'deki havaalanında Türk güvenlik güçlerince yakalanarak 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 22 yıl geçti.
Suriye'de rahatı bozulan Öcalan'ın ilk durağı beraberinde PKK'nın sözde Yunanistan temsilcisi "Rozalin" kod adlı Ayfer Kaya ile Yunanistan oldu. Yunanistan'da beklediği ilgiyi göremeyen Öcalan, iltica talebi de kabul edilmeyince Rusya'ya geçti.
Rusya'dan da iltica talebinde bulunan Öcalan'ın bu talebi Rusya Parlamentosu'nun alt kanadı Duma'da kabul edilse de nihai karar çıkmaması dolayısıyla Öcalan bu ülkede de barınamadı.
Yunanistan ve Rusya'dan umduğunu bulamayan teröristbaşı Öcalan, bu defa da 12 Kasım 1998'de İtalya'ya geçerek iltica talebinde bulundu. Sahte pasaport kullandığı iddiasıyla tutuklanan Öcalan, daha sonra serbest bırakıldı. Öcalan'ın burada bir villaya yerleştirilmesi ve iade edilmemesi üzerine Türkiye'de İtalya'ya karşı tepkiler arttı. Bir boykot kampanyasına dönüşen tepki dolayısıyla çok sayıda vatandaş, Ankara'daki büyükelçilik önüne gelerek İtalya'nın tutumunu protesto etti.
İtalya'da da barınamayan Öcalan'a 16 Ocak 1999'da tekrar gittiği Rusya, 10 gün süre tanıdı. 29 Ocak 1999'da özel uçakla tekrar Yunanistan'a geçen Öcalan, 31 Ocak'ta Hollanda ve Belarus'a gitmek istese de bu ülkelerden iniş izni alamadı. Yunanistan'a dönen Öcalan'ın Belarus'a gitmek için ikinci çabası da sonuçsuz kaldı.
Bu süre içinde Atina'da kalan Öcalan, 2 Şubat'ta Yunanistan'dan ayrılarak geldiği Kenya'da Yunanistan Büyükelçiliği rezidansına götürüldü.
Öcalan'ın, Kenya'dan Hollanda'ya gitmek istediğine ilişkin istihbaratın ardından MİT harekete geçti. Bu doğrultuda iş insanı Cavit Çağlar'ın uçağı kiralandı ancak Çağlar'a operasyona ilişkin bilgi verilmedi.
Yunanistan'ın Öcalan için ayarladığı uçağa benzemesi amacıyla boyanarak kuyruk işareti konulan uçak, hazırlıkların ardından Türkiye'den ayrıldı. Pilotlara Mısır'a gideceği yönünde bilgi verilen uçakta 2 pilot haricinde MİT personeli bulunuyordu. Türkmenistan uçağı şeklinde işlemleri yapılan uçaktaki yolcu bilgilerinde ise "muz tüccarları" ifadesi kullanıldı.
Aynı tip ve aynı renk uçağın Hollanda'dan Kenya'ya gidecek olması sebebiyle kiralanan uçak için Mısır ve Uganda'ya gideceği şeklinde rota çizildi. Uçak, muz tüccarı gibi davranan yolcularıyla 10 gün Uganda'da bekledi.
Hollanda'dan Öcalan'ı almak için gelen uçak henüz havadayken operasyona giden Türk uçağı Kenya'ya indi.
"Lazaros Mavros" adına düzenlenmiş Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu taşıyan Öcalan, kendisini almak üzere Hollanda'dan gelecek uçağa binmek üzere bir süredir kaldığı Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliğinden korumalarıyla ayrıldı. Yol güzergahında görev yapan Kenya polisinin, Öcalan'ın bulunduğu aracın geçmesinin ardından yolu keserek diğer araçları başka yola yönlendirmesi, operasyon ekibine zaman kazandırdı.
Nairobi Havalimanı'na geldiğinde bineceği uçağı Hollanda'dan kendisi için gönderilen uçak zanneden Öcalan, kapısının açılmasıyla Türkiye'ye gitmek üzere uçağa ilk adımı atmış oldu.
Öcalan'ın uçağa alınmasının ardından kısa süre sonra Türkiye'ye hareket edildi. Öcalan'ı getiren konvoy ise havalimanına ancak uçak kalktıktan sonra giriş yapabildi.
Teröristbaşı uçağa alınmasının ardından kelepçelendi ve gözleri bağlandı. Uçağın havalanmasının ardından gözleri açılan Öcalan'ın ilk duyduğu söz, "Abdullah Öcalan memlekete hoş geldin." oldu.
Türkiye'ye yönelen uçağın hedefinde Bandırma'daki askeri üs vardı. Sis nedeniyle iniş yapamayan uçak sisin dağılması için beklerken yakıt ikmali yapılması gerekliliği doğdu. Bu nedenle uçak, Atatürk Havalimanı'na inerek burada kapılarını açmadan yakıt ikmali yaptı ve daha sonra sis dağılınca tekrar Bandırma'daki üsse doğru hareket etti. Öcalan'ın Suriye'den sınır dışı edilmesiyle başlayan kaçış yolculuğu sona ermiş oldu.
Aydınlık / Ekrem Demir