Tüzüğü Çiğnediniz, İzah Edemiyorsunuz

‘Aldıkları bu kararın altında kalacaklar. Mesele siyasi. Hukuksuzluğun farkındalar ve topu birbirlerine atıyorlar’

Tüzüğü Çiğnediniz, İzah Edemiyorsunuz

Diyarbakır Annelerini ziyaret ettikleri için mahkemeden dönmesine rağmen ikinci kez ihracı istenen öğretmenler, Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım’ın bu görevi hak etmediğini belirtti. Öğretmenler, bölücü terör örgütüne karşı anneleri desteği siyasi tavır olarak değerlendiren Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık ve Eğitim-İş yöneticilerinin önce CHP ile sıkı ilişkilerini açıklamalarını istedi. Öğretmenler, “Türkiye Cumhuriyeti devletine seri katil ve soykırımcı diyen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na plaket verdiler. Onlara soruşturma açıldı mı, onları ihraç ettiler mi” diye tepki gösterdi.

CHP ile yakın ilişkileriyle dikkat çeken Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ve ona bağlı Eğitim-İş Sendikası, evlatlarını PKK’dan kurtarmak için HDP il binası önünde direnen anneleri ziyaret eden öğretmenler hakkında ihraç kararı almış, karar yargıdan dönmüştü. Eğitim-İş Yönetimi bu kez 6 öğretmen hakkında ihraç sürecinde basına yaptıkları açıklamaları öne sürerek yeniden soruşturma açtı ve savunmaları alınmaksızın ihraçlarını istedi. Konuya ilişkin sendikanın Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Levent Çakan “Bize ulaşmış bir savunmaları yok, doğrudur. Ancak savunma alınmamış mıdır, ben bilemem. Biz savunma istem yazılarını Genel Merkeze veririz” demiş, Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım ise “Savunma alınmasına dair bilgimiz yok, kurullarımız bağımsız çalışır” açıklaması yapmıştı. Yıldırım, ayrıca anneler ile HDP’yi bir tutarak şu ifadeleri kullanmıştı: “Üyelerimizden biri Demirtaş’a da destek açıklaması yapsa tavrımız aynı olurdu.”

Konuyla ilgili sorularımızı iletmek istediğimiz Eğitim-İş Genel Sekreteri Ebru Sungar ve Genen Özlük-Hukuk ve Toplu İş Sözleşmeleri Sekreteri Maksut Balmuk ise sessiz kalmıştı.

‘BU TAVRI YENİDEN MAHKUM EDECEĞİZ’
Aydınlık’a konuşan ihracı istenen öğretmenlerden Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Ayla Salmanlı “Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulu organlarında görev alanlar sendikanın kuruluş felsefesine aykırı hareket ediyorlar” dedi. Eğitim-İş Sendikası’nın antiemperyalist bir örgüt olarak ortaya çıktığının altını çizen Salmanlı, şunları söyledi: “Eğitim-İş ABD’nin ‘kara gücüm’ dediği PKK’nın desteklenmesi gibi bir faaliyet içinde olamaz. Çünkü buna tepki olarak ortaya çıkmış bir sendika. Ama Eğitim-İş yöneticileri şimdi ne yapıyor; vatanseverleri ihraç etmeye yönelik bir çizgi izliyor. Türkiye’de Atatürk milliyetçiliği, ulus devlet bilinci birincil önceliktir. Eğitim-İş yönetimi bunu bildiği için kendi hukuku açısından da gereğini yerine getirmediklerini biliyorlar. Ama şu erdemi de gösteremiyorlar; ‘Biz tüm arkadaşlarımızdan özür diliyoruz’ diyemiyorlar, birbirilerine suç atıyorlar. Yanlışı üstlenen bir yönetici yok. Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, tüzel kişiliği ‘ben temsil ediyorum’ diyorsa bu sorumluluktan kaçamaz. Yanıt vermemelerinin nedeni gerçeklerden kaçmaları, yüzleşemiyorlar. Bize soran herkese biz açıklama yapıyoruz çünkü haklılığımızın farkındayız, çekinmiyoruz. Ama onlar haksız olduklarını biliyorlar, kendilerine güvenmiyorlar. Bunu da görmezden gelip alttan iş yürütmeye çalışıyorlar. Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreteri Maksut Balmuk, ikinci ihraçla ilgili disiplin işlemini başlatan kişidir. Bir eylemi yapıyorsanız arkasında durun. Tabii bu yaptıklarının hiçbir hükmü yok. Diyarbakır anaları Eğitim-İş yöneticilerinin bu yaptıklarını duyunca üzüleceklerdir ama hiç üzülmesinler. Onları üzecek tavırları biz yeniden mahkum edeceğiz. Antiemperyalist duruşumuzdan bir adım geriye gitmeyeceğiz. Hepimizin Sendikası Grubu sözcüsü olarak bunun garantisini veriyorum.”

İhracı istenen öğretmenlerden Bülent Turan da Orhan Yıldırım’ın Diyarbakır anneleriyle HDP’yi bir tutulmasını ‘skandal’ olarak değerlendirdi. “Yıldırım, hangi kurumun genel başkanı olduğunun farkında değil” diyen Turan, bir önceki ihraç kararına ilişkin mahkeme kararını hatırlattı: “Bizimle ilgili mahkeme kararını okumadığı için böyle söylüyor. Mahkeme kararında, bizim eylemimizin sendikanın tüzüğüne, anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun olduğuna atıf yaptı. Burada tüzüğe ve anayasaya uygun olmayan HDP ve PKK’dır. Koskoca bir kurumun genel başkanı bunları bir tutuyorsa o koltuğu bırakması lazım. HDP/PKK’yı kınaması gerekirken, annelere sahip çıkması gerekirken, bir tutması çok yakışıksız.”

‘TÜRKİYE’YE KATİL DİYENLERE PLAKET VERDİLER’

Turan, şöyle devam etti: “Annelere desteğin politik olduğunu söylüyor. O zaman biz de şunu söyleriz: ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletine seri katil ve soykırımcı diyen CHP İstanbul İl Başkanına plaket verdiler; onlara soruşturma açıldı mı, onları ihraç ettiler mi? Genel Merkez yöneticilerinin CHP’nin mitinglerinde boy boy fotoğrafları var. CHP adalet yürüyüşü yaptı. Bu yürüyüşte HDP’lilerle kol kola yürüdüler, onlara soruşturma açıldı mı, onlar ihraç edildi mi? Anneleri ziyaret siyasi tavırsa bunlar ne?”

“Bir önceki ihracın geçersiz olduğuna mahkeme esastan karar verdi. İkinci ihraç kararında ise usul hatası var” diyen Bülent Turan, şöyle devam etti: “Savunma almadan ceza verilemez, diye tüzük maddesi var. Merkez Disiplin Kurulu ve MYK üyeleri topu birbirine atıyor. Bunlar bizim üzerimizden kendi yandaşlarına prim yapmaya çalışacaklar. Bu ihraç kararı siyasi bir karar. Bu kararın mahkemeden döneceğini biliyorlar. Amaçları bizim sendikada seçme ve seçilme hakkımızı engellemek. Eğitim-İş içerisinde tam bağımsız Türkiye’yi savunan, antiemperyalist olanlara saldırıdır bu karar. Hukuksuz olduğu için suçu birbirilerine atıp verdikleri kararın altında kalacaklar.”

Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreteri Maksut Balmuk’un bu sürecin faili olduğunu belirten Turan “Siyasi kararda hukuk aranmaz. Sorsanız hepsi iktidarın karşısında durup ‘hak, hukuk, adalet’ diye bağırırlar ama kendi adaletleri de budur” diye konuştu. Ortada bir hukuksuzluk olduğu için kimsenin bu sürece sahip çıkmak istemediğini söyleyen turan, “Çünkü emir erleri gibi çalışıyorlar. Birilerinden talimatlı çalışanlar göz göre göre hukuku çiğner. FETÖ mahkemelerinde de gördük bu yöntemi” dedi.

‘DİLEKÇEYİ BALMUK YAZDI TABİİ SESSİZ KALIR!’
Öğretmen Adnan Yarar da sürecin ziyaret açıklaması yaptıklarında Mehmet Balık tarafından başlatıldığını ifade etti. Yarar, şöyle konuştu: “HDP’ye karşı aldığımız tavır Eğitim-İş’in kuruluş ilklerine uygun bir tavır. Hem konfederasyon hem sendika yönetim organlarını ele geçirmiş ve talimat alan kişiler bunu siyasi bir tavra dönüştürdüler. Bizim bu tavrımız her seferinde doğrulandığı için bu ihraç kararlarının ikisini de sahiplenemiyorlar. Pimi çekilmiş bir bomba gibi birbirlerinin eline atıyorlar. Dilekçeyi hukuk sekreteri veriyor, merkez yönetim kurulu disiplin kuruluna sevk ediyor. Süreç böyle işliyor. Yani hepsi haberdar. Maksut Balmuk, kendi el yazısıyla disipline sevk edilerek ihracımızı isteyen kişi, tabii sorulara yanıt vermeyecektir. Kendi yazdığının arkasında durmaktan aciz. Bu acizlikte olan biri sessiz kalır. Eğitim-İş Genel Sekreteri Ebru Sungar da sahiplenemiyor tabii, biliyor ihraç kararının hukuksuz olduğunu.”

Tarih:
Diğer Haberler