Teknolojinin gelmesiyle birlikte avantajlarından çok dezavantajlarını yaşamaktayız. Amacına hizmet etmeyen her davranış gibi teknolojiyi de ‘atom’a benzetiyorum. Yararlı bir amaç için üretilmiş olsa da zararlı yönde kullanıyoruz.
Anne baba olarak kontrol edilemeyen her davranış çocuklar üzerinde daha kalıcı hasarlara neden olabiliyor. Özellikle, çocuklar için kriz dönemlerinde çözüm aracı olarak kullanılmaktadır. Ağladığında yönlendirme aracı olarak tablet, yemek yemediğinde telefondan çizgi film açmak gibi davranışlar çocuğun eğilimini beslemektedir. Çocuklar bir davranışı edinmek veya gerçekleştirebilmek için bu tür teknolojik aletlerin kullanımına ihtiyaç duymaktadırlar. Daha sonrasında ise, kendileri kullanmayı öğrenip, filtresiz bir şekilde yaşlarına uygun olmayan birçok video izlemektedirler. Orada gördükleri davranışları taklit edip, davranış kazanımı gerçekleştirmektedirler. Örneğin, agresyon davranışı, karşıt gelme davranışları, şiddet eğilimi vs. gibi.
Özellikle ergenlik dönemine hitap eden bu oyun türleri akranları arasında iletişim dili olarak kullanılmaktadır. Sosyal kabul almak adına oyun oynamayı tercih eden çocuklar bulunmaktadır. Eğer bu tür oyunları oynayıp, gerekli bölümleri geçerlerse aralarında rekabet oluşturacağından maalesef teşvik edici durum haline gelebilmektedir. Sosyal kabul almayı ve iletişim dilinin oyun oynama dışında durumları da belirtmek ve alternatif düşünme konusunda desteklemek gerekmektedir.
Son dönemler de ergenlik dönemi ve öncesini olumsuz olarak etkileyen siber zorluklar karşımıza çıkmaktadır. Belli hedef kitle belirleyen siber korsanlar, çocukların psikolojik süreçlerin de çözümlenebilir ve çözümlenemeyen sonuçlar çıkarmaktadır. Birçok çocuğun hayatını kaybetmesine neden olan Mavi Balina gibi oyunlardır. Oyun içeriği, oyunu oynayan çocuğa verdikleri talimatlarla kendisine ve çevresine zarar vermesi ve sonrasında intihar ile sonuçlanması şeklindedir.
Bu oyunları düzenleyenler, belli etiketler kullanarak ya da sıkça ziyaret edilen gruplara mesaj atarak gençleri oyuna davet etmeye çalışıyorlar. Oynayanlardan 50 günlük sürede çoğu şiddet içeren 50 talimat yerine getirmesini istiyorlar. Belli bir süre boyunca kimse ile görüşülmemesi, yüksek sesli müzik dinlenmesi, kol ve bacakların kesilmesi gibi aşamalar oyunda yer alıyor. Oyuncu her geçen gün oyundaki rolüne kendini kaptırıyor ve özdeşim kurabiliyor, kendini oyundaki rolü ile aynı kişi gibi değerlendirebiliyor. Oyunun hedef kitlesi olan dokuz ile onaltı yaş arası çocuklar oyundan daha çok etkilenebiliyorlar. 50. günün sonunda oyundaki kişi ile kendini aynı gören oyuncuya son aşama olarak yüksekten atlayarak ve kendini asarak intihar etme komutu veriliyor. İntihar vakaları da bu son aşamada görülüyor(Atabek, 2019).
Simülasyon gibi gözüken oyunlar gerçeğe çok yakın davranışları kapsamaktadır. Bundan dolayı gerçeklik algısı konusunda zorlanıla bilinir. Ancak görülen tablo oldukça can sıkıcı olsa da önlem alınması son derece önemlidir. Bundan dolayı Mavi Balina ve benzeri oyunlar için mail ya da Whatsapp kanalından bir linkle gelebilir. Bu noktada çocuğunuzu bilinçlendirmeli ve nedensiz yere gelen mail ve mesajların ona hiçbir yararı olmayacağı anlatılmalıdır. Ona zarar vereceğini hissettiğinde veya kendisini izole eden davranışlar gözlemlendiğinde diyalog kurmak gereklidir. Oyunların içeriği, ne yaparsan yap dünyaya tekrar geri döneceğin motivasyonu olduğu için oldukça risk alabilecek bir davranışı doğurmaktadır. Özellikle, kimlik oturması yeni başlayan, biyolojisini ve cinsiyetini anlamlandırmaya çalışan bir ergen için oldukça tehlikeli bir fikirdir. Oynadığı oyunların önce içiriğine hakim olmak ve ona göre yönlendirme yapmak gerekmektedir. Kişisel gelişime katkı sağlayabilecek uygulamalar ile desteklenmesi gerekmektedir.
Sizde bu durum ile ilgili baş edemediğiniz bir durum olduğunu düşünüyorsanız alanında uzman bir psikolog/psikiyatristten destek alabilirsiniz.
talebe.org