Genel Başkanımız Yıldırım Gençer, bugün Ankara'da ‘Sürekli değişen sınav sistemleri’ hakkında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Düzenlenen açıklamada Gençer, “Maalesef ülkemizde eğitim politikaları ve onun bir aracı olan ölçme ve değerlendirme sistemi adeta bir oyuncak haline gelmiştir. Yeni sınav sisteminin vaat edildiği gibi öğrencinin ihtiyaçları, yetenekleri, sosyal becerileri göz önüne alınarak hazırlanacağı söylemi açıklandığı andan itibaren boşluğa düşmüş ve eski sistemden bir farkı olmadığı anlaşılmıştır. Yeni sınav sisteminin sorunlara çözüm olmadığı liseli arkadaşlarımızdan gelen tepkilerle ortadadır. “ ifadelerini kullandı.
Açıklamanın tam metni: “Devletin ve milletin geleceğini belirleyen en etkili olan kurum eğitimdir. Eğitim bir ülkenin temel yapı taşıdır. Ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda bireyler yetiştirip, gelecekte ulaşmak istediği noktayı eğitim politikaları belirler. Maalesef ülkemizde eğitim politikaları ve onun bir aracı olan ölçme ve değerlendirme sistemi adeta bir oyuncak haline gelmiştir. Geçtiğimiz haftalarda 2010 yılından beri uygulanan, üniversiteye giriş sistemi olan YGS-LYS’nin kaldırıldığı açıklanmış ve ardından 12 Ekim 2017 tarihinde yeni sistem olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) detayları YÖK başkanı Yekta Saraç tarafından ilan edilmiştir. Yeni sınav sisteminin vaat edildiği gibi öğrencinin ihtiyaçları, yetenekleri, sosyal becerileri göz önüne alınarak hazırlanacağı söylemi açıklandığı andan itibaren boşluğa düşmüş ve eski sistemden bir farkı olmadığı anlaşılmıştır. Yeni sınav sisteminin sorunlara çözüm olmadığı liseli arkadaşlarımızdan gelen tepkilerle ortadadır.
Yeni sistemin getirdiği en büyük şey ise; kaygı ve belirsizlik. Sürekli değişen sınav sistemleriyle ne hedeflenmektedir? Üniversite sınavına yarış atı gibi hazırlanan milyonlarca arkadaşımızın kaygılarına bir yenisini daha ekleyen YÖK neyi amaçlamaktadır? Sınavlar, bilgiyi ölçme amaçlı kullanılan araçlardır. Düzenli olarak bu ölçme aracının değiştiği halde neden hala çözüm bulunamamaktadır? Maalesef hükümet bu sorunu her defasında sınav sistemlerinde bulmakta, uyguladığı eğitim politikalarını göz ardı etmektedir. Ülkemizde eğitimin bir ‘sistemi’ kalmamıştır. Her yıl değişen, çağdaş, bilimsel ve milli eğitimden uzak eğitim politikaları bu hatalı sistemin bir sonucudur.
Ülkemiz terör örgütlerine karşı amansız bir mücadele sürdürdüğü, emperyalizmle kıran kırana çarpıştığımız bu dönemde kurucu önderimiz Atatürk müfredatta darbeci ilan edilmiştir. Bilimsellikten tamamen yoksun olan eğitim sistemi sınavlardan müfredata kadar her yere sirayet etmiş durumdadır. Bu sürecin kuşkusuz en büyük mağdurları sınava girecek gençlerdir. Yeni sınav sistemi sorunu çözmemekte aksine daha da sorun yaratmaktadır. Geleceğe kaygıyla bakan arkadaşlarımızın kaygılarına çözüm olmaktan çok uygulanıştaki belirsizliklerle birlikte çözümsüzlük sunmaktadır. Bizlerin istediği eğitimin bilimsel ölçütlerle değerlendirilmesi ve bilime dayalı planlanmasıdır. Çözüm; milli eğitim politikalarına acilen geri dönülmelidir. Sorunun esas kaynağına müdahale edilmeli, hatalardan daha da geç olmadan dönülmelidir.
Ülkemizin birlik ve beraberlik içinde, bağımsız, baş dik, huzur ve güven dolu bir nesil yaratmanın birincil koşulu Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında yetişen bireylerdir. Gençlerin ilgilerini ve ihtiyaçlarını göz ardı etmeyen, yeteneklerini keşfeden ve bu ölçütler doğrultusunda onları geleceğe hazırlayan bir sistem yaratılmalıdır. En iyi puana göre üniversiteye yerleşen değil, ilgi, istek ve yeteneklerine göre tercih yapan bir sistem yaratılmalıdır. Eğitim politikaları oyuncak haline getirilmekten vazgeçilmeli ve bilimsel ölçütler ışığında yeniden hazırlanmalıdır.”