Her yıl 2 milyona yakın öğrencinin girdiği Lisans Yerleştirme Sınavı'nın (LYS) sonuçlarının açıklanmasının ardından 18 Temmuz 2017 itibariyle tercih dönemi başladı. Yüz binlerce öğrenci ve veli, 26 Temmuz 2016'ya kadar hummalı ve stresli bir araştırma içine girdi. Tercih sürecini bütün yönleriyle Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkan Yardımcısı ve Türkiye Liseliler Birliği (TLB) Genel Başkanı Yıldırım Gencer ve TGB Genel Yönetim Kurulu üyesi ve TLB Genel Sekreteri Birkan Burkan'la konuştuk. TGB yöneticileri yurdun her yerinde tercih yapacak adaylara danışmanlık yapıyorlar. Adayların sorularını birinci ağızdan yanıtlıyorlar. Gencer ve Burkan sürecin çok bilinçli yürütülmesi gerektiğini vurguladılar.
TGB neden böyle bir çalışma yapıyor?
Birkan Burkan: Mücadeleyi hayatın içinde ele alıyoruz. Özgüvenli, çok yönlü bireyler yetiştirmek ülkemizin geleceği açısından bir görev. Maalesef danışmanlık hizmetlerinde sistem içi düşünce çok yaygın... Bireyin eğilimlerini ve yeteneklerini yok sayan anlayışları kastediyorum. Üniversite dönemi bireyin sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunuyor. Bu dönemde yapılacak seçimler bireyin geleceğine yön vermesi açısından kritik. Biz de bu çalışmayı ortak akılla, her arkadaşımızın yeteneğine ve koşullarına uygun üniversitelere yerleşmelerini sağlayacak şekilde yapıyoruz. Bu sayede sistemin gençliğe biçtiği rolleri reddediyoruz. Mevcut sistem gençleri birbirinin üzerine basarak başarı basamaklarını tırmanan bireyler olmaya zorluyor. Bizim kendimize biçtiğimiz rol ise, bilimin ve aklın rehberliğinde topluma hizmet etmek. Dolayısıyla çalışmayı fazlaca önemsiyoruz. Bir arkadaşımızın bile üniversite hayatını verimsiz geçirmemesi için elimizden geleni yapıyoruz.
TLB'li öğrencilerin sınavlardaki başan durumu nedir?
BB: Bizler de bu toplumun bir parçasıyız ve ayaklarımız bu topraklara basıyor. Dolayısıyla bir Türkiye minyatürü oluşuyor sonuçlara baktığımızda, ilk yüzlerde olan da var üç yüz binlerde olan da. Örneğin, bu sene en yüksek dereceyi Adana örgütümüzden Emre Vurmaz arkadaşımız elde etti. MF puan türünde ilk 500'e girdi. Tıp Fakültesi'ne yerleşecek Onun dışında ilk binler ve üç binlerde çok sayıda arkadaşımız var. Geçtiğimiz yıllarda da benzer Türkiye dereceleri gelmişti. Arkadaşlarımız bu başarıları elde ederken aynı zamanda örgütlü mücadelenin de birer parçaları olarak tüm görevlerini yerine getiriyorlar. Yeni Müfredattan Atatürk'ün çıkarılmasına karşı binlerce imza topluyorlar. Proje okullarına karşı en büyük sesi çıkarıyorlar. Geleneksel yaz kamplarımızı düzenliyorlar. Bunlar uzatılabilir. Vurgulamak istediğimiz şey sınav sistemine teslim olmamak. Sınavın hayatımızın bir gerçekliği olduğunu bilip ciddiyetle ele alırken, hayatı da sınavın içine sıkıştırmamak gerekir. TLB'nin bu konuda sloganı şudur: "Derslerimizdeki başarı mücadelemizin başarısıdır."
Tercih yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
BB: Öncelikle hedefimiz olmayan bir üniversiteyi kesinlikle tercih listemize yazmamalıyız. Genelde açıkta kalmak kaygısıyla tercih sıralamalarının alt kısımları daha özensiz belirleniyor. İlk sıradan son sıraya kadar yazdığımız tüm üniversiteleri, oraya yerleşecekmişiz gibi düşünerek seçmeliyiz. Tercih sıralamamızı yaparken ikinci dikkat edeceğimiz husus yerleştirme puanlarını değil sıralamaları esas almaktır. Puanlar her sene genel başarı durumuna göre büyük dalgalanmalar yaşayabiliyor. Sıralamalar ise sabittir. Üçüncü olarak da kontenjan artışlarını gözeterek tercihlere kendi sıralamamamızın en az 30 bin üstünden başlamak ve en az 30 bin altında tamamlamak. Kendi sıralamamıza göre daha yüksek yerlerden başlayıp, daha düşükyerlere doğru ilerlemeliyiz. Ortalama 100 bin bandında olan bir aday için 70 bin-130 bin aralığında tercih yapılabilir. Bölümden bölüme, okuldan okula, istekten isteğe göre aralıklar genişletilebilir ya da düşürülebilir.
Tercih sürecinde ailelerin rolü nasıl? Ailelere önerileriniz var mı?
Yıldırım Gencer: Aileler tercih sürecine çoğunlukla doğrudan dahil oluyor. Ailelerin çocukları için duyduğu gelecek kaygısı tercih zamanında had safhaya çıkıyor. Bu bazen olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Aileler çoğunlukla "garantili meslek" diye tabir edilebilecek ve maddi getirilerinin yüksek olduğunu düşündükleri mesleklere yönlendirmek istiyorlar. Burada haklı kaygılar var. Fakat çocukların o bölümlerde ne kadar başarılı olacağının göz ardı edilmemesi gerekir. Göz ardı edildiği her durum bölümünü ve üniversitesini bırakan ya da değiştirmek isteyen veya bitiremeyen-mezun olamayan öğrenciler olarak karşımıza geliyor. Örneğin, lise yıllarından itibaren Tarih bölümü isteyen bir genç sıralaması yüksek diye hiç istemediği ve bağ kurmakta zorlanacağı bir alana yönlendirilmemeli. Böyle örneklerle çok fazla karşılaşıyoruz. Ailelere tavsiyemiz, çocuklarının yetenek ve isteklerini gözetmeleri ve stres düşürücü müdahalelerde bulunmaları.
Tercih yaparken liste son hakka kadar doldurulmalı mı?
YG: 24 tercih imkânı veriliyor. Sıralamaları önce istenilen bölüme daha sonra bölümün başarı sıralamasına göre yapılmalı. İstenilen bölüme gidilmesi bakımından böylesi doğru olur. Burada dikkat edilmesi gereken birinci durum büyükten küçüğe doğru sıralama yapmama. Danışmanlar çoğunlukla yüksekten geriye doğru sıralama yöntemini uygun buluyorlar. Biz bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz. Çünkü önceliği başarı sırası olarak alanlar, hiç istemediği bir bölümü en üst sıralara yazma ve istemediği bir bölümde okuma durumunda kalabilirler. Tercihlerin tamamını doldurmak bu nedenle her zaman bir avantaj değildir. Bütün listeyi dolduralım yaklaşımı, doğru tercih yapıldığı sürece, bir etkiye sahip olmayacaktır.
Sınavda beklediği başarıyı yakalayamayanlar tekrar hazırlanmalı mı?
YG: Sınavda beklediği başarıyı yakalayamamanın birçok sebebi var. Bunların başında sınava düzenli ve planlı bir şekilde hazırlanmamak geliyor. Eğitim sistemimizin ve sınav sisteminin de burada etkileri var. Buna ek olarak bir de kaygı ve stres eklenince beklenmedik sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Tekrar aynı stresi yaşamak istemeyen oysa ki bir yıl daha hazırlansa çok daha başarılı sonuçlar yapabilecek arkadaşlarımız, o stresi yaşamamak için sadece üniversite kazanmak amaçlı tercih yapıyorlar. Oysa ki seçecekleri bölümler hayatlarının geri kalanında büyük bir etkiye sahip olacak. Bir yıl için bir ömrü gözden çıkarmak büyük hatadır. Bir ömür kaybetmek mi bir yıl kaybetmek mi? Tekrar hazırlanmaktan kaçınılmamalı.
Üniversite öğrencilerinde bölüm değiştirme oranının yükseldiği söyleniyor. Bunun sebepleri nelerdir?
YG: Öğrenci arkadaşlarımız sınava hazırlanırken ve üniversite tercihlerini yaparken sınavın kendisi o kadar önemli bir noktaya geliyor ki ilgi alanları, yetenekler ve mutluluk düşüncesi ikinci plana düşüyor. Bu da öğrencinin kendisinin geri planda kalmasına yol açıyor. Bölümler hakkında pek bir şey bilmeden, kulaktan dolma bilgilerle tercihler yapılıyor. Burada bazen aile baskısı etkili oluyor, bazen bir danışman canın yönlendirmesi, bazen de yakın bir akraba ya da aile dostunun örnek oluşturduğu modeller. Burada arkadaşlarımızın kendilerine sorması gereken soru ile sordukları soru arasında bir çelişki doğuyor. Doğru soru, "Hangi bölümü istiyorum, hangi bölümde daha başarılı olurum?" olması gerekirken; sorulan soru daha çok "Sıralamam hangi üniversiteye ve bölüme yetiyor, bu puanla en iyi nereye gidebilirim?" oluyor. Bunun sonucunda tercihlerini hiç ilgisinin ve yeteneğinin olmadığı bölüm- Dünyada ilk1000'de 18 Türk üniversitesi YÜKSEKÖĞRETİM derecelendirme kuruluşu Times Higher Education'ın (THE) 2016-2017 Dünya Üniversiteleri Sıralaması'nda Türkiye'den 18 üniversite yer aldı. THE araştırmada 1000 kurumu öğretim kalitesi, araştırma etkisi, uluslararası görünüm ve endüstri bağlantıları gibi kriterlere göre değerlendirdi. Listede vakıf üniversitelerinden Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi; devlet üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ O ODTÜ METU ve Hacettepe üniversitesi önlerde yer aldı. panlar, bu süreçten mutsuz ay- bölüme zorla adapte etmeye çalışıyor. En sonunda bir yerde patlak veriyor. Bazen ilk yıllarda bazense üniversiteyi bitirmeden 3 ay önce. O nedenle bizim birincil tavsiyemiz, tercih yaptığımız alanların mutlaka istek, ideal ve yeteneklerimizle örtüşmesi. Aksi takdirde hayal kırıklıkları ve krizler yaşanıyor, Bölüm değiştirme fikri böyle doğuyor. W Bir milyona yakın öğrencinin lisans ve önlisans programlarına yerleşeceği tercih sürecinde adaylar ve veliler ince eleyip sık dokuyor f Önceki senelerin yerleşme sıralamaları üzerinden belirlenen tahmini b; , aralığa göre yapılan tercihlerde adayların doğru bilgilere ulaşması çok kr i Tercih robotlarının yarattığı mağduriyete karşı Yüksek Öğretim Kurumı L (YÖK) geçtiğimiz yıllarda YÖK Atlas sistemini geliştirmişti. Adayların, ^ doğru ve işlenmiş verilere göre tercihler yapabilmesi
amacıyla hazırlanan sistem en güvenilir referans kaynak olarak görülüyor. Sisteme yokatlas.yok.gov.tr adresinden
Üniversite okumak bir iş bulma garantisi mı?
YG: Üniversite okumak bir iş bulma garantisi değildir. Elbette bazı bölümler iş olanakları açısından diğer bölümlere göre daha avantajlı. Bunların başında tıp, diş hekimliği, diğer sağlık alanları ve hukuk gibi bölümler geliyor. Fakat k bu bölümlerde bile mezun olduktan sonra iş bulamama, atanamama koşullan var. Üniversite kontenjanları hemen hemen her sene artıyor. Fakat bu artışı karşılayacak derecede istihdam yaratılmıyor. Bunun sonucunda mezun olduktan sonra iş bulma, atanma telaşına düşen binlerce arkadaşımızla karşılaşıyoruz. Bir de bunun yanına istenmeden okunan bölümler eklenince kişilerin mezun olduktan sonra kendi bölümleri haricinde bir meslek alanında çalışmaya başladığını görüyoruz. Üniversite okurken geçirdiğimiz süre, mezun olduktan sonra meslek bulma noktasında kilit bir öneme sahip. Kendimizi okuduğumuz alana dönük yetkinleştirdiğimiz ve geliştirdiğimiz sürece şansımız artacaktır.
Öncelik üniversite mi, şehir mi olmalı?
YG: Kimi zaman bir şehrin doğal ve sosyal avantajları öğrenciler için çekici bir hale gelebiliyor. Bazı öğrenciler yaşadıkları şehirde üniversite okumak istiyor bazı arkadaşlar ise yaşadıkları şehirden uzakta bir üniversite tercihi yapıyor. Okuduğumuz şehrin mutlaka katkıları olacaktır fakat burada esas önceliği şehir avantajı değildir. Nitelikli eğitim birincildir. Seçeceğimiz üniversitenin eğitim alanındaki başarıları, akademisyen kadrosu, kampüs olanakları dikkate alınmalı
talebe.org