Cumhuriyet’in 93. yıl dönümüne doğru gittiğimiz bu günlerde, her an daha da gericileşmiş bir uygulamayla karşı karşıya kalıyoruz. Cumhuriyet’in en önemli yapı taşlarından olan laiklik ilkesine her gün başka bir saldırı yapılıyor. Bu süreçte cumhuriyetten günümüze eğitim sisteminde laikliği işlemek oldukça önemli olacaktır.
CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDA EĞİTİM
Cumhuriyet devriminin ilk yılları eğitim sisteminde yapılan yenilikler açısından bizlere örnektir. Osmanlı Dönemi’nde okullar şeriatın uygulayıcılarını yetiştiren medreseler ve Tanzimat Dönemi’nde açılan daha çok pozitif bilimlere yönelik dersler veren mekteplerden oluşmaktaydı. Eğitimde bir ikilik söz konusuydu. Aynı zamanda bu okulların haricinde devlet denetiminden uzak, çeşitli dinsel ve siyasal emellere açık olan yabancı okullar bulunmaktaydı ve faaliyetleriyle ciddi bir sorun haline gelmişti.
3 Mart 1924 yılında çıkarılan 3 Devrim Kanunu’yla eğitimin laik ve bilimsel olması yasal bir güvenceye kavuşmuştur. Şeriye ve Evkaf Vekâleti kapatılması ve hilafetin kaldırılmasıyla, devlet ve toplumun tüm kesimlerinde din ve dünya işleri birbirinden ayrılmıştır. Tevhid -i Tedrisat Kanunu’yla eğitim sistemi dinsel etkilerden kurtarılmış ve okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Bu sayede eğitim devlet kontrolüne alınmış, yabancı ve azınlık okullarının zararlı faaliyetleri de engellenmiştir. Medreseler kapatılmış ve mektep-medrese ikiliği ortadan kaldırılmıştır. Yabancı okullar denetim altına alınmış, her türlü dini eğitim yasaklanmış, bu sayede misyoner yetiştirme faaliyetleri de kısıtlanmıştır. Din adamı gereksinimini karşılamak üzere 26 adet İmam-Hatip Lisesi ve İstanbul’da İlahiyat Fakültesi açılmış, ancak 1930-31 yıllarında İmam Hatip liseleri, 1934’te de İlahiyat Fakültesi kapatılmıştır. Cumhuriyet’in eğitim programı aslında daha cumhuriyet ilan edilmeden belirlenmiştir. 8 Mart 1923’te yayımlanan Milli Eğitim Andı’nın ilk ilkesi “Ulusçu, ahlakçı, devrimci, laik ve cumhuriyetçi yurttaşlar yetiştirmek” olarak söylenmiştir.
EĞİTİMDE LAİKLİK VE BİLİMSELLİĞİN KALDIRILMASI
Eğitimde 1946’dan sonra öğretim birliğinden verilmeye başlanan ödünler, 1950’de Demokrat Parti’nin iktidar olmasıyla zirveye ulaştı. Laik eğitim, öğretim birliği bozuldu. İlkokul, ortaokul ve liselere sırasıyla din dersi konuldu. 80 darbesinin ardındansa din dersi zorunlu hale getirildi. 1983’te Devlet Planlama Teşkilatı’nın kabul ettiği Milli Kültür Raporu’yla ders kitaplarında ve programlarda Türk - İslam Sentezi anlayışı egemen kılındı
Cumhuriyet eğitimini her yönden bozan girişim ise 30 Mart 2012 de çıkarılan 4+4+4’tür. Yapılan bu düzenleme ile zorunlu eğitim 12 yıla çıkıyor gibi görünse de çocukların ortak okudukları kesintisiz eğitim 4 yıldır. Öğretim birliği bu düzenlemenin ardından rafa kalkmıştır ve 8 yıllık kesintisiz ilköğretim ortadan kaldırılarak imam hatip ortaokulları açılmıştır. Zorunlu olan din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin yanında Hazreti Muhammed’in Hayatı ve Kuran-ı Kerim adlı seçmeli dersler konulmuştur. Bu derslerin dışında bulunan Felsefe gibi dersler ise okullardaki kadro yetersizliğinden açılamamaktadır. Sonraki yıllarda yapılan Milli Eğitim Şurası’nda karma eğitim tartışılmış ve kutlu doğum vb. günlerin belirli gün ve haftalar kapsamına alınması konuşulmuştur.
LAİKLİĞİN TERK EDİLMESİNİN SONUÇLARI
Eğitimde laiklik ilkesinin terkedilmesinin sonuçlarını bugün çok daha net görebilmekteyiz. Dostluğun ve arkadaşlığın filizlendiği sıralarda kız ve erkek öğrenciler yan yana oturamamakta, kantinde aynı sırada duramamakta, aynı merdivenleri kullanamamaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün gelecek nesli emanet ettiği bir öğretmen erkek arkadaşlarıyla aynı sırada oturan kız öğrenciye “Hayat kadını mı olacaksın?” diyebilmektedir. Öğrencileri bir yandan sınav yarışıyla birbirine düşman etmeye çalışan sistem, öğrencileri sözde inanç özgürlüğüyle de ayrıştırmaktadır. Kemer Anadolu İmam Hatip, Kepez Nabi Günay İmam Hatip ve Antalya Anadolu İmam Hatip Liselerinde okuyan kız ve erkek öğrencilerin sınıfları, kantinde ödeme yaptıkları kasalar ayrıldı. Bursa İnönü Ortaokulu’nun bazı sınıfları değiştirilerek Evliya Çelebi İmam Hatip Ortaokulu’na dönüştürüldü başörtüsü takmayan kız öğrenciler ise okul müdür yardımcısı tarafından aşağılanabiliyor. Ancak biz onların kim olduklarını çok iyi tanıyoruz. Onlar geçtiğimiz yıl Ensar Vakfı yurtlarında 45 erkek çocuğuna taciz ve tecavüzde bulunanlardır. Matematik öğretmeni tarafından taciz ve tecavüze uğrayan Cansel Buse Kınalı’yı dinlemeyerek ölümüne neden olanlardır.
"LAİKLİK MİLLİ HAKİMİYETİN ESASIDIR"
Laiklik günümüzde en çok yanlış tarif edilen kavramlardan biridir. Sürekli tekrar edilen; din ve devlet işlerinin ayrılması, din ve vicdan özgürlüğüdür. Kemalist devrimin laiklik anlayışı bu söylenenden farklıdır. Dinin tamamıyla dünya işlerinden ayrılması olarak tanımlanmıştır. Devrimin ideologlarından Sadri Ertem’de “Laiklik milli hâkimiyetin esasıdır.” demiştir. Çünkü cumhuriyet devriminden önce halk şeyhler, şıhlar, imamların etkisi altında kalıyordu. Halk içerisinde okuma yazma oranı düşüktü ve bu tip insanlar bilgili olarak görülüyordu. Dışarıda unvanlarını kullanarak insanlar üzerinde bir baskı kuruyorlardı. Cumhuriyete karşı çıkarılan isyanlara da baktığımızda, isyancıların isimlerinin başında da şeyh unvanını çok sık görebiliriz.
EĞİTİM DE LAİKLİK NEDİR?
Eğitimin laik olması ise; tüm öğrencilerin sadece bilim ışığında tek bir eğitim alması, Edirne’den Hakkâri’ye tüm yurttaki öğrencilerin eşit olması demektir. Öğrencilerin sıra arkadaşlarını inançlarına göre değil, isteklerine göre seçebilmesi; kız erkek yan yana, omuz omuza olabilmesidir. Mustafa Kemal’in “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” sözünün okullarda hayata geçirilmesidir.
BİZE DÜŞEN GÖREV
Tüm yazıda eğitim sistemini hem yakın tarihte inceledik hemde sorunları ortaya koyduk. Şimdi ise çözüme odaklanma zamanı! Bugün TLB’ye düşen en önemli görev vatan bildiği liselerde Cumhuriyet ve Atatürkçülük bayrağını yükseltmektir. Okullarda yapılan tüm gerici uygulamalara karşı laik ve bilimsel eğitimin yılmaz savunucusu olmaktır. Cumhuriyet devrimimizin 93. yıl dönümüne giderken, ona en çok sarılmamız gereken süreçten geçiyoruz. Cumhuriyet’in aydınlanma meşalesini başta okullarımız olmak üzere tüm yurtta yakacağız.
TLB Bursa Sorumlusu
Elif Gökkuş