Ah, Nerede O Eski Diziler

“Ah o eski ramazanlar yok mu?” sözünü büyüklerimizden çok fazla duyarız. Özellikle evlerimizde geçirdiğimiz bugünlerde sık sık duyar olduk...

Ah, Nerede O Eski Diziler

YAZAR

    “Ah o eski ramazanlar yok mu?” sözünü büyüklerimizden çok fazla duyarız. Özellikle evlerimizde geçirdiğimiz bugünlerde sık sık duyar olduk. Bu söz bizim gelenek sözlerimizden birisi oldu. Tedbir süreci başladıktan sonra evlerimizde geçirdiğimiz vakitlerde yapacak çok şey var. Ne izlesek diye düşünüyorduk. Biraz internet sitelerini, video kanallarını araştırma işine giriştik. Tabii bu dehlize girdikten sonra çıkması epey zor. Binlerce film-dizi önerisi. İnsan ne izlesem diye dolaşırken bir bakıyor saatler geçmiş, hiçbir şey izleyememişsin. Derken önümüze bir dizi geldi. İncelemeye koyulduk ve bugün size bu diziden bahsedeceğiz.

Yedi Numara


   2000 yılında yayınlanmaya başlayan dizimiz 2003 yılına dek sürüyor ve final yapıyor. 4 kız ve 2 erkek, yaşam şekilleri, hayata bakışları, alışkanlıkları bambaşka olan 6 öğrencinin, ev sahipleri ile aynı evde yaşama çabasını anlatıyor dizimiz. Armağan, Ayten, Cansu ve Rüya... Karakterlerimiz aynı ortamda yaşamaya az çok alışmışlar ve birbirleri çok iyi tanıyorlar. Dördü de Yıldız Teknik Üniversitesinde çevre mühendisliği bölümündeler. Bir yıl birlikte yurtta kalan kızlarımız yurt koşullarının zorlukları sebebi ile eve çıkmaya karar verirler. Bütçeleri doğrultusunda bulabildikleri tek ev 7 numaralı Zeliha ve Vahit Ballıoğlu’nun 2 katlı evleridir. Vahit ve Zeliha taşradan yetişme, birbirlerini çok seven hatta ailelerinden kaçarak evlenip İstanbul’a taşınan, bir türlü çocuk sahibi olamayan tatlı bir çifttir. Evin altında Vahit'in işlettiği bir de bakkal dükkânı bulunmaktadır. Çiftin tek geçim kaynağı bu dükkanıdır.

Kızlar ev sahipleriyle anlaşır ve evin bir katını tutarlar. Her şey güzel gitmektedir ama içlerinde bir korku vardır. Evin alt katını da başka öğrencilerle paylaşacaklardır ve kim olduklarını daha bilmedikleri için büyük bir endişe duyarlar. Evimizin alt katına taşrada yetişen, biri jeodezi ve fotogrametri (harita mühendisliği) bölümü diğeri ise matematik bölümü kazanan emmi oğulları Recep ve Haydar yerleşecektir. Recep ve Haydar ev sahibi Vahit'in yeğenleridir.

Dizi boyunca 6 gencin çatışmalarını ve takdire şayan dostluklarını, başlarına gelen olayları ve ev sahipleri ile aralarındaki harika aile ilişkisini izliyoruz. Çiftimiz Zeliha ve Vahit çocuk hasretlerini bu 6 öğrenci ve dindirmeye çalışır. Özellikle Zeliha çocuklara gözü gibi bakar ve ilgilenir. Onlara koçlarım ve piliçlerim diye seslenir. Dizimize bölüm bölüm katılan yan karakterlerimiz Satılmış, Sabit, Asiye, Berat, Evren, Kunter, Yusuf Güdük, Meryem, Behiye, Tombalak Hamdi, Mustafa, Deniz gibi karakterler ayrı bir renk ve heyecan yaratır 7 numaralı evimize.

Hottiri Hottiri Hot Hot Hot...


  Kız grubumuzun komutanı Armağan Erdem. Dizi boyunca kızlarımız arasında en soğukkanlı, sorumluluk sahibi karakterimiz. Annesi ve babası erken yaşta ölen ve iki abisi sayesinde okuyan, abileri ile sıkıntıları olan karakterimiz, kız arkadaşlarını ailesi olarak görüyor ve bir nevi onlara annelik yapıyor. Bursalı kızımız mesleği ve okulu konusunda çok idealist. Kızlarımızdan en çekici ve ayran gönüllüsü Ayten Mutlugil. Grubumuzun şıpsevdisi bir tanecik Ankaralımız Ayten sevgilileri, soğuk esprileri, süslülüğü ve alışveriş tutkusu ile meşhur.
Dizide şakaları sebebiyle başımıza bir sürü iş açan, korkularını bu şekilde aşmaya ve saklamaya çalışan karakterimiz Antalyalı Cansu Güney. Son ve en korkak kızımız Rüya Uslu. İzmirli kızımız korkuları sebebiyle ne kadar Cansu’nun hedefi olsa da “yaaa Armağan yaa” repliği ile hepimizin gönlünü kazanıyor. Kâh resim yapmaya çalışan, kâh şiir yazmaya çalışan ve romantik, acıklı Türk filmi hastası olan kızımız yarı ortopedik ve tek kişilik depresyonları ile renk veriyor dizimize.

Dağlar Daşlar Gurtlar Guşlar...


  Bir de vazgeçilmez karakterlerimiz Haydar ve Recep Ballıoğulları var elbette. İkiside taşradan üniversite okumak için geliyorlar İstanbul’a. Başta kızlarla çok sorun yaşasalar da yuvarlak masa toplantıları sayesinde birbirlerine alışıyorlar. Saz çalmakta usta, biraz cimri, köylü kurnazlığı dediğimiz yeteneğe sahip vicdanlı ve yumuşak kalpli bir karakter Recep. Ve son karakterimiz.” Herhalde, galiba, sanursam” sözleriyle farklı bir zeka örneği olan Haydar Ballıoğlu ise soğan ile bir olunca matematik dahisine dönüşüyor.

Zorlukları Birlikte Yenebiliriz


  Birbirinin arkasından iş çeviren, para ve bireysel kar beklentileri ile kurulan arkadaşlık ilişkiler yok bu dizide. Arkadaşlıklar saf ve temiz. Birbirleri ile anlaşamamaları, düzenli olarak birbirlerine sataşmalarını çok kez görsekte aynı zamanda örnek bir arkadaşlık ilişkisine de tanık oluyoruz. Birbirinden farklı, bambaşka yerlerde yetişmiş 8 insan. Aynı evde, aynı odada yaşaması çok zor elbette. Ama dizimizde karakterlerimiz bu işi çok iyi yürütüyor. Yuvarlak masa toplantıları, özel saf ve masum ilişkiler, saygı ve vicdanları sayesinde herşey gayet iyi ilerliyor. Birbirlerine karşı olan sevgileri ve anlayışları ile tüm tartışmalarını hemen çözüyor ve barışıyorlar. Dışarıdan eve karşı olan bir zorluk durumunda tüm küslükler kenara konuluyor ve ortak amaç için çalışılıyor. Kimi zaman birisinin maddi zorluğu kimi zaman evin bir sıkıntısı birlik olduklarında onların karşısında durmak zorlaşıyor.
Dizimiz arkadaşlık ilişkileri dışında aşkı işleyişi ile de ön planda.

Aşkın Matematiği


  İzlediğimiz dizilerde genel olarak mutlaka bir aşk olayının yaşandığını görürüz. Hatta sadece aşk üzerine çekilen diziler de vardır. Yedi Numara dizisinde de aşık çiftler görüyoruz fakat bu aşklar şu anki dizilerde gördüklerimizden farklı. Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyiz.
Hayatın ilerlemesi ve dünyanın değişmesi ile aşklarımızda değişiyor. Kapitalizm doğaya verdiği tahribatlar ile, ekonomiye verdiği zararlar ile hayatımızı idame etme konusunda yaşattığı zorluklar ile karşımıza çıkıyor bir de bununla birlikte kapitalizmin insana, değerlerimize ve ilişkilerimize karşı yarattıkları var. Kapitalizm aşklarımıza karşı bir meta olarak bakıyor. İnsanı, mal ve mülk yerine koyan sistem duygularımıza da böyle yaklaşıyor. Dizilerimizde bunlar işleniyor. Normal gündelik hayatımızın dışında yaşan insanların yaşadıkları aşklar villaların bahçesinde viski içerken duygusallıklar, hediye almak üzerine kurulu “duygu”lar, para ile kazanılan karşı cinsler anlatılıyor. 14 Şubat günlerinin aşkları da diyebiliriz bunlara. Amcasının eşi ile “sevgili olmak”, arkadaşının sevgilisine karşı duygusal beklentiler içinde bulunmak ve entrikalar çevirmek gibi sapkınlıkların masumlaştırılması... Karşımıza sürekli bunlar çıkarılmıyor mu? Mutsuz olmak üzerine kurulu aşklar bizlere yansıtılmıyor mu? “Ben seninle mutsuzluğa da varım Behzat” replikleri ile doldurulmuyor mu beyinlerimiz?
Yedi Numara bunların hepsine set çekiyor ve bizlere başka bir aşk anlatıyor.
Dizimizin en baş karakterlerinden Armağan ve Haydar’ın da birbirlerine karşı aşk duyguları vardır. İkisi de birbirine bunu söyleme konusunda çekingen ve bu nedenle uzun mühlet bu durumu kimselere anlatamazlar. Sadece Armağan ve Haydar değil, dizi genelinde yaşanılan aşk o kadar saf ve dokunulmaz ki izlerken hayran kalıyorsunuz. Rüya ve Evren, Cansu ve Yusuf Güdük, Recep ve Meryem, Berat ve Asiye, Sabit ve Seher çiftlerimiz dizide aşkın ve sevginin bambaşka hayatların nasıl birbirine bağlanabileceğini gösteriyor bizlere. Beklentisiz aşklar.
Aşktan söz etmişken dizimizde, Zeliha ve Vahitten bahsetmemek olmaz. Birbirleri için her şeyi yapacak, hiçbir zorlukta yılmayacak, sırf sevdiği üzülmesin diye tüm dünyayı karşısına alacak, yılların çocuk hasretine, aile özlemine rağmen bir gün bile şikayet ettirmeyecek kadar masum bir aşk onların aşkı. Dizide öğrencilerimizin bile bu aşka olan hürmetini görüyoruz. Sadece böyle güzel örnekler vermekle kalmıyor aynı zamanda günümüz aşklarını da karakterlerimizden Ayten aracılığıyla eleştiriyor da dizimiz.


Repliği Unuttum Hocam


 Şimdi çekilen dizilere veya filmlere bakınca Yedi Numara ile oyunculuk açısından farklar görüyoruz. 7 Numara senaryosundan, oyuncu kadrosuna kadar baştan ayağa ince ince örülmüş bir dizi. Müthiş bir tiyatro oyunculuğu büyük bir yetenek havuzu. Örneğin oynarken gözlerinin kenarı ile kameraya bakan oyuncular yok burada. Karakterlerimize can veren çoğu oyuncumuz tiyatro sahnelerinden yetişme. Bu yüzden yapmacıklık göremiyoruz karelerde.
2000’lerde TRT’de yayına giren bu dizide hepimiz kendimizden bir şeyler buluyoruz. Bazen Recep’in kurnazlığında, bazen Cansu’nun eşek şakalarında, bazen de Rüya’nın korkularında kendimizi görüyoruz. Bir anda o bir buçuk saatlik bölümlerde kendimizi kaybedip ne izlediğimizi unutuyor ve sanki biz de o 7 numaralı evde Vahit’in biricik kiracıları yeğenleri, Zeliha’nın koçlar ve piliçleri oluveriyoruz. Her bölümde biz de üşüyoruz doğalgaz faturasını ödeyemediğimiz için, biz de ağlıyoruz Rüya’yla birlikte, biz de korkuyoruz gök gürlediğinde Armağan ve Haydar ile. Ve buna yabancılaşmıyoruz. İnsancıl duygularımızla yaşamayı öğreniyor mutluluklar ile yüzlerimizde tebessüm oluşturuyoruz. Dizi her bölümde bambaşka şeyler öğretiyor bizlere. Ama şu bir gerçek ki bölüm bitip ekranı kapattığınızda siz de içinizde o 7 numaralı evin sıcaklığını taşıyan bir arkadaşlık ve sevgi istiyor bir kez daha o evdeki her karaktere cansız ve hayal ürünü olduklarını bildiğiniz halde hayran kalıyorsunuz.
Nerede o eski ramazanlar yerini şimdi birazda nerede o eski diziler alıyor. Sizleri başka bir dünyaya ve mutlu edecek bir ortama götürmek istiyoruz. O halde ne yapmalıyız? Yedi Numara TRT 1 ekranlarında cumartesi günleri yayımlanmaya başladı. Beklemek istemeyenler için internette tüm bölümleri mevcut.

İyi seyirler dileriz.

Volkan Taşdemir- TLB Ankara Sorumlusu
Rüveyda Mankan- TLB Ankara İl Başkanı

Tarih:
Diğer Haberler