ANAYASA SAVAŞINDA NE YAPMALI ?

TLB İstanbul İl Başkanı Baran Karabulut Yazdı

ANAYASA SAVAŞINDA NE YAPMALI ?

Herkesin ağzında ‘iyi bir anayasa' sözü var. Nedir iyiden kast edilen? Nasıl iyi bir anayasa yapılacak? Türkiye’nin bu yakıcı sorununu ortaya koymak ve tartışmaları ilerletmek adına bir şeyler yazmak üretmek kuşkusuz ki yıkıcılıktan çok geleceği inşa edecek bir gençliğin temel vazifesidir. Nitekim gençlik tarih sahnesine her zaman milletinin zor zamanlarında yol gösterici olarak çıkmış ve devrimin en ön saflarında yerini almıştır. Cumhuriyet devrimlerinin tasfiyesi, ardından gelen 71 ve 80 darbeleriyle fiilen yok edilen cumhuriyet ve günümüzde 12 Eylül anayasasının getirdiği ‘kötü’ izler… En çok tartışılan ve herkesin hemfikir olduğu 12 Eylül anayasasının izlerini yok etmek. Hatta durum o kadar önemli ki 12 Eylül’ün çocukları-Tayyip Erdoğanlar- dahi bu konuda hemfikirler. İşte burada herkesin kendince ‘iyisi’ var. AKP ve çevresinin 'iyi'den kastı nedir? Oysaki 12 Eylül anayasasında 29 yılda toplam 136 değişiklik yapılmıştır. AKP'nin kastettiği 'iyi' insanlığı geriletecek olan etnik aidiyetliklerin öne çıkarılması fikridir. Bu yüzden 12 Eylül’ün çocukları aslında kötü izleri silmek adına anayasadan Türklüğü çıkarmak istiyorlar. İktidara geliş amaçları da buydu. Onlar için en iyisi ‘Türk’ten kurtulmaktır.Çünkü Türk , milleti tarif eden bir tanımlama özelliğiyle emperyalizme karşı dik duruşun en önemli mevzisidir.Türkiye’nin vatansever kuvvetleri Türk milletine yönelik saldırılara karşı mücadele ediyor.Türkiye’nin zorunluluklarını görmezden gelmeye çalışanlar tarihin kenarına savrulurlar. Uluslararası kapitalistlerin sömürü düzeninin devamı için millet yapısının parçalanması şart. İşte HDP o şart dahilinde kurulan bir partidir. PKK terörü bu kan emicilerin düzeni devam etsin diye var olmuştur. Emekçilerin önderliğinde tüm milletimiz kendisine yapılan bu saldırılara karşı kökten çözümler geliştirmiştir. O kökten çözümün esas ayağı TSK’nın 24 Temmuz’da başlattığı operasyonlarla kendini bir kere gösterdi.

 

MİLLET NEDİR?

Sürekli tartışırken kullandığımız millet kavramını yazımızın burasında açıklamaya çalışalım.

‘‘Millet: Bir etnisite veya birden çok etnisitenin asırlarca bir arada yaşayarak sosyolojik gelişimini tamamlayıp, siyasi kimlik sahibi olmasıyla ortaya çıkan, bütünleşmiş bir olgudur. Dil, inanç, hukuk, kültür, edebiyat, sanat, musiki, örf-adet gibi temel kurumlarını tamamlayan millet, bağımsız yaşamak zorundadır, bunun için devletini kurar. Yoksa yaşayamaz. Böylece egemenlikler dünyasının bir üyesi olur. Millet, zaman içinde karşılaştığı veya bünyesinde var olan farklı etnik grupları da temsil eder. Bu kültürel bütünleşme ve milletleşme demektir; bundan dolayı, tek kökenli millet yoktur. Bu gerçeği dikkate alan uluslararası hukuk, dünya düzeninin; bir millet, bir devlet ve eşit birey esasına göre şekillenmiştir.’’ (Devletlerimiz Ve Anayasalarımız-Sadi Somuncuoğlu sf.3)

 

Emperyalizm ülkemizdeki herhangi bir ırktan korkmuyor. Türküyle Kürtüyle bir olan, diri olan Türk Milletinden korkuyor. Tanımlardan da anlaşılacağı gibi farklı etnisitelerin kaynaşmasıyla ortaya çıkan Türk Milletinin dili Türkçedir. Türkçe zenginliğiyle ortak bir değerdir, ticaret, bilim ve sanat bu ortak dille yapılır. Türkçe bu toprakların ortak yaşam ve gelişim dilidir. Fakat emperyalistlerin dünyayı etnik temelde bin devlete bölme hayalini gerçekleştirmesi özgürlük yaftası altında etnik dilleri öne çıkarması gerekiyor. Yani toplumların ilerlemesi için bilim yapması için gerekli olan ortak dilden onları sıyırmaya dolayısıyla toplumları geriletmeye çalışıyor. Ancak millet ve dil meselesi modern tarih boyunca toplumsal mücadelelerin ana gündemlerinden biri olmuştur.

 

Türk milleti 140 yıllık anayasa tarihimizde de vardır. Kurucu irade hep Türk milletidir.
Her ne kadar Osmanlı Devleti Türk yerine Osmanlı kavramını kullansa da 1876'da ilan edilen Kanuni Esasi'de de Türk Milleti vardı. Kurucu irade hep Türk milletiydi. Kurulan Türkiye Cumhuriyeti Türk milletini, yani vatanın asıl sahibini ortaya çıkarmış, milletin tanımını yapmıştır.(1)

 

Ancak bugün kurucu iradenin Türk Milleti olmadığı ileri sürülüyor. Biliyoruz, bilime dayanmayan her düşünce silinip gitmeye mahkumdur. Bölücü terör örgütünün sevdasını paylaşanlar Türk milletinin hışmına uğramaktadır. HDP’nin özerklik mitingleri ve yürüyüşleri planlamasının hiçbir meşru zemini yoktur. Hem halk hem de Türkiye’nin hukuk, asker yapısı bakımından bir meşruluğu bulunmuyor. Bugün Kürt halkı bölünmenin en çok kendisine zarar getireceğini biliyor, TSK’nın operasyonlarına güveniyor ve terör örgütünün başına bela olduğunu dile getiriyor.(
https://tgb.gen.tr/turkiye/kurt-anamiz-cozumu-haykirdi-asker-ruhumdur-pkk-seytandir-17934)

 

Türk milletinden istenen, 1923 öncesine dönmesi; sanki Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç kurulmamış veya bugünlere gelmek için bunca can ve kan verilmemiş gibi. Tekrarlayalım onlar için “çözüm”; Türklerin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin; haçlılar, işbirlikçileri ve PKK ile anlaşarak “çok ortaklı bir devlet”e razı edilmesidir! Bu görüşleri AKP, HDPKK,ABD,AB savunuyor. Ancak Türkiye’nin zorunlulukları bu istekleri yerle bir edecektir.

 

Tarihimizde 6 defa anayasa yapıldı. Hiçbirinde egemenliğe dokunulmadı. Şimdi ise mecliste tartışılıyor. Egemenliğin paylaştırılması tartışılıyor, sanki bir savaşa girmişiz de yenilmişiz gibi. Oysa Türkiye silahsız bölünebilecek bir ülke değildir. Silah ise ele alınacak bir talep değildir bu topraklarda. Silah ancak emperyalizme karşı talep edilen bir gerçekliktir. O yüzden milletimizi ikna etmeye çalışıyorlar.

 

Çağımız milli devletler çağıdır. Milli devleti savunmak demek emperyalizme cepheden savaş açmanın koşuludur. Emperyalizmin 20 yıla varan kanlı etnik çatışmalarıyla böldüğü Yugoslavya örneği bunun en somut örneğidir. Federatif yapısı yıkılıp milli yapıya dönüşen devletlerin örnekleri çoktur. Bunu tersine İşgalcilerin kurduğu Irak Federal Cumhuriyeti hariç milli yapıda kurulup da federatif yapıya dönüşen tek bir devlet örneği bulunmamaktadır. Demek ki propaganda edilenin tersine dünyada milli devletler devri değil, federasyonlar devri bitmektedir.

 

MİLLETSİZ ANAYASA 'GERÇEĞİ'

 

Varoluş amaçları tamamen emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesinin piyonluğu olan bu iki kuvvet PKK’nın kazdığı hendeğe batmış, hatta gömülmek üzeredirler. TSK’nın 24 Temmuz’da başlattığı mücadele Türkiye’nin ordu-millet geleneğinin gücünü ortaya koymuş, şehide 3-5 kelle diyen Tayyip Erdoğanlara bu operasyonları desteklemeyi dayatmıştır. Ancak AKP esnekliğini kullanmaya başlamıştır, varoluş amacından hem ekonomik, hem önderlik, hem de kendi iç hukuku nedeniyle kopamazdı. Kopması beklenemezdi. Kopmadı da. Nitekim düşman bile bunu kabul etmiş, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş düzenlediği basın açıklamasında TSK’ya ilişkin “Hükümet bir darbeyle devrilmiş, haberleri yok. Ordu inisiyatifi ele almış durumda. ‘Çık’ dese de çıkmıyor, ‘dur’ dese de durmuyor” cümlelerini kullanmıştır.(
http://www.imctv.com.tr/demirtas-ordu-inisiyatifi-ele-almis-durumda/)

 

Emperyalizm kendisine karşı açılan bu cephenin gelişip, büyümesinden korktuğu için önce Rus uçağının düşürülmesini sağlamış, daha sonra da TSK’nın verdiği mücadeleye küfretmek amacıyla milletin gösterdiği reflekse refleks olarak AKP eliyle milleti yeniden iknaya girişmiş ve bölücü teröre karşı yürütülen mücadelenin bitirilmesi için yeni hamleler üretmeye koyulmuştur. Göreceğiz, emperyalizm son kozlarını oynamaktadır.

 

Dün Mardin’de gerçekleştirilen toplantıda Davutoğlu ‘Master Planı’nı açıkladı. Bu planda ön plana çıkan olgular: Özerklik, Türklüğü anayasadan çıkarmak ve başkanlık sistemidir. En önemlisi de PKK’ya hendekleri bırak, masaya gel çağrısıdır. PKK'nın mevcut siyasi konjektörde yeniden esas ortağı olması zor olsa da emperyalizmin farklı bir siyasi piyonuyla bir ortaklık kuracağını anlayabiliriz. Nitekim öncesinde açılımı farklı bir Kürt siyasi(!) hareketiyle sürdüreceklerini dile getirmişlerdi. Bu ortağın Barzani Hükümeti olmamasının önünde bir engel bulunmamakla birlikte AKP sonuç itibari ile PKK'nın siyasi kollarından biri ile bu bölücü açılımı sürdürme niyetindedir.Diğer tüm olgular da zaten bu planın bir gereğidir: Türkiye’yi bölmek. Geçmişte de çözüm yalanlarıyla milleti oyalayan AKP’nin sonu gelmiştir. AKP bu girişimleriyle, TSK’nın operasyonlarına destek söylemiyle yediği ve tek başına aldığı iktidarı kusmaktadır. Türkiye’de bu olguların bir gerçekliği yoktur. Bunu tarih de, bilim de, millet de kabul etmektedir. Emperyalizm Ortadoğu’daki piyonlarını intihara sürüklemektedir. Davutoğlu PKK’yı hendekten kurtaramayacak, ancak kendisi bu hendeğe hapsolacaktır. Yeni ortaçağ sultanlığını getiremeyecek, o sultanlık hayalleri ile birlikte bozguna uğrayacaktır.Türkiye’nin ordusuyla milleti el ele verecek AKP’sini de, PKK’sını da, bu iki olguyu yaratan emperyalizmi de yerle bir edecektir. Türk Gençliği Bursa Nutku’nda Atatürk’ün belirttiği gibi devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Vatanımızı böldürtmeyeceğiz. Birinci vazifemiz: emperyalizmi ve onun taşeronlarını(AKP-PKK) bozguna uğratmaktır!

 

(1)

‘1. Madde: Osmanlı devleti ülkesiyle bir bütündür, hiçbir gerekçeyle bölünemez.

2. Madde: Osmanlı Devleti’nin başşehri İstanbul’dur.

8. Madde: Osmanlı Devleti’nin uyruğunda bulunanlara “Osmanlı” denir,

17. Madde: Yasa önünde bütün Osmanlılar eşittir. Kişilerin, din ve mezhebine bakılmadan vatana karşı aynı hak ve ödevleri vardır.

18. Madde: Devlet memuru olabilmek için “devletin resmi dili” Türkçeyi bilmek şarttır.

57. Madde: Meclis’te müzakerelerin dili Türkçedir.

68.Madde: Türkçe bilmeyen milletvekili olamaz.

71. Madde: Milletvekilleri, seçim bölgesinin ayrıca vekili olmayıp, Osmanlı vekilidir.’

 

TLB İSTANBUL İL BAŞKANI
H.BARAN KARABULUT

Tarih:
Diğer Haberler