BİR HAYALİMİZ VAR BAKANIM

Devletimizin okullarında 12 yılını geçirmiş bir öğrenci olarak bu satırları kaleme alıyorum...

BİR HAYALİMİZ VAR BAKANIM
Muhsin Erdem Keleş
Muhsin Erdem Keleş
YAZAR

Bu arada yeni görevinizden dolayı sizleri tebrik ederim sayın bakanım. Bir bakan değişikliğiyle daha, bizleri dinleyecek bir yetkili bulduğumuzu umut ediyoruz.

Bu vatanın evlatları olarak ülkemizin milli eğitimini yüceltmek için sizlerle el ele vermeye hazırız, yeter ki gelin bu yapıyı baştan inşa edelim. İsteriz ki okul sıralarına doğru adım attığımız yıldan mezun olduğumuz yıla kadar her gün okula hevesle gidebilelim. 8 saat boyunca bir binada duruyoruz ve aldığımız verim saatin ilerlemesine oranla düşüyor. Bunun ne bize ne de vatana millete faydası oluyor. Herkesin zararına olan bu sistemi değiştirelim. Ezberlemenin her sene ağırlaşan yükünü değil, öğrenmenin heyecanını taşıyalım. İşte size hayalimizden bir kare: Ezberleyen değil, sorgulayan, öğrenen “fikri ve vicdanı hür” öğrenciler. Bizi ezbere mecbur bırakmanız bizleri okullarımızdan soğutuyor. Halbuki her gün yeni keşifler yapabildiğimiz okullar canım ülkeme ne de yakışırdı!  Bu sistem bizi ezbere itmişken hayatımızı 165 ve 180 dakikalık sınavlar belirler oldu. Sınav anı olabilecek her şey bütün senemizi etkiliyor. Eğitim sistemimizde hataya yer yok. Evet tekrar hazırlanma imkanı sunuyorsunuz fakat sorulan sorular ve sorumlu olduğumuz müfredat bizim sınırlarımızı daraltıyor. Matematik yapamayanın dışlandığı bir sistemde belki piyanist, milli sporcu, ressam veya yazılımcı olabilecek liseliler var. Bunu hiç düşündünüz mü? Bilgisayar dersleri çağın gerisinde kalırken, meslek liseleri “düşük puanlılar binası” sayılırken biz nasıl bu alanlarda sivrileceğiz? Bu konuda çalışmaların az olduğu aşikar. Çünkü okullarımızda yeteneklerimizi keşfedip, üzerine gidebileceğimiz eğitimler almıyoruz. Bunun sonuçlarını devlet ve millet olarak görüyoruz.

EŞİT EĞİTİM İMKANLARI YOK
Bir başka kaygım da şudur. Ben bu eğitimi İstanbul’daki bir devlet okulunda alabildiğim gün, Van’daki sıra arkadaşlarım aynı eğitimi alabilecek mi?  Her Türk genci için maalesef eşit eğitim imkanları yok. Biz devlet okullarında okuduk, fakat özel okula giden arkadaşlarım benden daha yüksek puana sahip oldular. Çünkü, bütün kaynak kitaplar onların önlerine serildi ve bütün özel dersler onlar için açıldı. Okul içi kalite ve sınıf içi rahatlık her zaman özel okulu öne geçirdi. Eşit haklara sahip olmadık hiçbir zaman. Bu bizi üzüyor. Özel ve devlet okulu arasındaki farklara bakmasak bile eğitimdeki eşitsizlikleri görebiliyoruz.

Eşitliği en başta sağlayabileceğimiz bir alan var o da milli değerlerimize sarılmak. Bu vatan için dökülen kanlar var, tarihimizde bir devrim var, bu süreçte yetişen aydınları rol model almak yerine neden TV ekranlarında milletimizi aşağılayanlara mecbur kalıyoruz? Köroğlu’nun cesaretini almak varken neden kaçıp ülkemizi terk edenlerin isimlerini daha çok duyuyoruz? Yunus Emre’yle bugünlere taşınan erdemleri görmek, dinlemek varken neden birbirinin sırtına basarak yükselenler, kuyusunu kazanları izliyoruz. Ailem hem arkadaşlarını iyi seç, kötü şeyler aşılamasınlar sana diye tembihliyordu. Okul bizim için bir aşı yeri ve en başta milli bir kimliğin aşılanması gerekiyor ki o kötü şeyleri uzak tutabilelim.

Bizim bu sorulara bir cevap kağıdımız var bakanım ama uzun yıllardır kitabın arkasında tuttuk. O cevap kağıdında bir model var: Köy Enstitüleri. Dünyaya örnek olan bir eğitim ve kalkınma modelini bile derslerimizde yarım saatten fazla anlatmıyorlar. Bu durumda hem sizlere hem bizlere önemli görevler düşüyor. Gelin bu hayalimizi hedefimiz yapalım, biz çok çalışmaya hazırız! Geleceğin temini bizler olarak sizlere güveniyoruz. Biz de gençlik olarak devletin istikbalini koruyup sürdüreceğimize söz veriyoruz.

Sizden “Buyurun gelin bir de sizi dinleyelim, neler yapabiliriz çalışalım” mektubunuzu almak umuduyla saygılarımı sunarım.

Tarih:
Diğer Haberler