Çocuk İstismarı Oyun Değildir!

Sosyal medyadaki eşcinsellik, pedofili gibi içerikli paylaşımlar çocuk istismarını yaygınlaştırmaktadır.

Çocuk İstismarı Oyun Değildir!

YAZAR

Son dönemde haber bültenlerinde sıklıkla karşılaştığımız olaylardan birisi maalesef çocuk istismarı. Geçtiğimiz hafta Gümüşhane’nin Kelkit ilçesine bağlı bir köyde gelenek haline geldiği söylenen “civciv çıkarma oyunu” adı altında yaşları 7 ile 12 arasında değişen çocukların istismara uğraması gündemdeydi. Bu yazıda da gelenekler ve toplumsal normların çocuk istismarı ile ilişkisini inceleyeceğiz.

Öncelikle çocuk istismarının neden bu kadar yaygın olduğunu irdelemek gerekir. Kapitalizm insanları önce kendine sonra topluma yabancılaştırmıştır. İnsanlara yabancılaşan insan giderek bencilleşmiş ve kendi çıkarları için diğer insanları kullanmaya başlamıştır. Kadın-erkek eşitsizliğinin ve istismarın temelinde yatan neden budur. Kapitalizm bunu toplumları cahil bırakarak ve inSanın özüne, değerlerine uymayan geleneklere ve normlara hapsederek başarmıştır. Cahil kalan ve bu geleneklere sıkışan toplumlar gün geçtikçe kadını bir meta olarak görmeye başlamıştır. Kadını ve çocuğu toplumda küçük ve zayıf gören bir anlayış egemen olmuştur. Bazen bu normların kanunlardan bile daha baskın geldiğini görürüz. Yani bazen hukuki olarak suç sayılmayan davranışlar toplumun gözünde suç sayılırken, hukuki olarak suç sayılan bazı davranışlara toplum nezdinde haklı sebeplere bağlanabiliyor. Bunu çocuk istismarı konusuna indirgersek örneğin çocukların erken yaşta evlendirilmeleri hukuki olarak suç sayılsa da bazı topluluklarda bu durum olağan bir durum olarak karşılanabiliyor. Buna verebileceğimiz en büyük örnek başlık parası karşılığında kadınların ya da çocukların zorla evlendirilmesidir. Feodal yapılı, ağalığın yaygın olduğu toplumlarda başlık parası karşılığında evlilik yaygındır. Örneğin 15 yaşında bir çocuğun 70 yaşındaki ağa ile parası için evlendirilmesi kadının ve çocuğun yok sayıldığı, sindirildiği toplumlarda olağan karşılanmaktadır. Çocuk istismarı konusunda değinmemiz gereken bir diğer nokta da cemaat ve tarikat yurtlarında yaşanan çocuk istismarları. Ensar Vakfına bağlı yurtta erkek öğrencilerin istismara uğraması cemaatlere ve tarikatlara bağlı yurtların neden devlet kontrolüne geçmesi gerektiğinin önemli bir ispatıdır. Çocuk istismarına verilebilecek başka bir örnek ise çocuk yaştan itibaren erkek çocuklarına etek giydirilip onları kendi kimliğinden koparıp onları bu şekilde dans etmek için yetiştiren köçek kültürüdür. Bu kültür ne kadar masum görünse de aslında sırf eğlence için küçük çocukları kendi izni olmadan etek giydirip dans etmek için yetiştiren ve onları kendi cinsiyeti dışında davranmaya zorlayan bu kültür de alında bir tür istismardır. Civciv çıkarma oyunu adı altında yapılan istismar da gelenek kılıfına sokularak meşrulaştırılmak istenmiştir.

Çocuk istismarına bir başka etken de sosyal medyanın bilinçsiz kullanılmasıdır. Sosyal medyadaki eşcinsellik, pedofili gibi içerikli paylaşımlar çocuk istismarını yaygınlaştırmaktadır. Aynı zamanda internette denetlenmeyen sitelerindeki uygunsuz içerikler istismara teşvik açısından büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Çocuk pornosu da bu uygunsuz içeriklerden biri olup istismar suçu kapsamındadır.

Çocuk istismarı, sadece çocuğun cinsel olarak istismar edilmesi değildir. İstismar, iyi niyetin kötüye kullanılması ve sömürme anlamını taşımaktadır. Terör örgütleri, çocukların, ailesine ve yaşadığı topluma karşı barındırdığı iyi niyetleri kötüye kullanarak istismar etmektedir. Diyarbakır'da Fevziye Çetinkaya'nın 17 yaşındaki oğlunun HDP/PKK tarafından dağa kaçırılması da çocuk istismarı kapsamında ele alınmalıdır.

Peki gelelim asıl soruya. Çocuk istismarı nasıl önlenir? Öncelikle toplumun saplandığı kadını ve çocuğu yok sayan geleneklerin yok edilmesi gerekir. Yani erkeğin egemen olduğu toplum yapısını kadın ve erkeğin eşit olduğu topluma dönüştürmek gerekir. Bunu da ancak eğitim ile başarabiliriz. Ayrıca tarikatlara ve cemaatlere bağlı yurtların tamamının devlet kontrolüne geçmesi de önemli bir meseledir. Pedofili ve çocuk istismarını normalleştiren yayınların kapatılması bu konuda atılabilecek önemli bir adımdır. Şunu unutmamak gerekir ki çocuklar ilk önce devletin sorumluluğundadır. Tüm bu suçlar karşısında hukuki açıdan cezalar caydırıcı olmalıdır. Eğitimin bilimsel temellere oturtulması ve çocuğun yeteneklerini öne çıkaran sanatsal, bilimsel ve sportif faaliyetlerin artması bu sayede çocuğun özgüven kazanması sağlanmalıdır. Terörle mücadele aynı zamanda çocuklar yani yarınlar içindir, bu yüzden terörle mücadele kararlı bir şekilde sürdürülmelidir. Medya kuruluşları bilgilendirici bir yayın çizgisi izlemeli, kamu spotlarıyla desteklenmelidir. İnternetin kontrolsüz ve bilinçsiz kullanımının önüne geçilmedir. Tüm bunları yapabilmek için de kültürel ve ahlaki yozlaşmaya karşı emperyalizme karşı topyekun mücadele etmeliyiz. Türkiye Liseliler Birliği olarak çocuk istismarına karşı savaş açıyoruz. "Öksüz yavruları bağrına basan" bir millet Cumhuriyet değerlerine sarılarak, kadınıyla erkeğiyle mücadele ederek istismara geçit vermeyecektir.  Çocuklar cumhuriyetimizin garantisidir. Türk Gençliği olarak ilkemiz küçüklerimizi korumaktır.

Dilara Ayas

TLB İstanbul İl Başkan Yardımcısı

talebe.org

Tarih:
Diğer Haberler