Devletçilikten Toplumsal Değişime

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ekonomide önemli değişimlerin tetikleyicisi olmaya başlamıştır.

 Devletçilikten Toplumsal Değişime

YAZAR

“Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur.”

İki Farklı Ekonomi Modeli

        Osmanlı Devleti, gelişen sanayi teknolojisini ve değişen dünya ekonomisini takip edemeyip, sanayi ve ticarette geri kalmıştı. Bunların sonucunda da Osmanlı Devleti'nde dış borç açığı ile beraber gelen kapitülasyonlarla kaybettiği haklar, yabancı devletlerin kendi çıkarları için demiryolları açmasına ve tarıma yabancı şirketlerin müdahalesine neden olmuştur. Artık üretemeyen ve ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş bir Osmanlı Devleti haline gelmiştir.

Bağımsız bir devlet olabilmenin bağımsız bir ekonomiden geçtiğini bilen Mustafa Kemal, Cumhuriyetin ilanı ile Devletçilik ilkesini hayata geçirmiştir. Bu doğrultuda İzmir İktisat Kongresi ve 1. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı yürürlüğe konulmuştur.

- İzmir İktisat Kongresi, hızlı kalkınma ve ekonomide bağımsızlığımızı sağlamak amacıyla 17 Şubat 1923 yılında yapılmıştır. Kongreye; tüccar, çiftçi, işçi ve sanayici olarak her kesimden temsilci katılmıştır. Kongrede işçi hakları ve işçi sendikalarının kurulması, ticareti geliştirmek için bankaların kurulması, Türk girişimcilerinin ticarete atılmaları için desteklenmesi ve hammaddesi ülkemizde bulunan sanayilerin kurulmasına karar verilmiştir.

- 1. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planında ise Sovyet Rusya’nın önemli bir yeri vardır. İsmet Paşa 1932 yılında yanında bir heyetle beraber Sovyet Rusya’yı ziyarete gitmiştir. Bu ziyaretin asıl amacı hızlı kalkınma ve sanayileşme görüşmeleridir. İsmet Paşa Sovyetlerdeki ekonomi modelinin işleyişini gördükten sonra Türkiye’ye döndüğünde 1. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planını ve planlı ekonomi modelini geliştirmeye başlamışlardır. 1939 yılında başlanan 1. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planının amacı da ülkemizde hammaddesi bulunan madenleri işlemek, sanayiyi geliştirerek ekonomiyi canlandırmak, dış ticaret açığını kapatmak ve ulusal paranın değerlenmesini sağlamaktı. Bu doğrultuda Türkiye’nin birçok bölgesinde sanayi tesisleri kurulmuştur.

Madenlerin Millileştirilmesi

Emperyalist devletlerin gözlerini açıp sömürecek bir yer aradıklarında, verimli toprakların ve maden çeşitliliğini fazla olduğu ülkemizi görmezlikten gelmeleri olanaksızdır. Hali hazırda gerileyen Osmanlı ekonomisinin üzerine maden işletmeleri de yük haline gelmiş ve yabancı mühendisler, maden işletmeciliğinin başına getirilmiştir. Böylece madenlerimizi işlemez duruma gelmiştik.

Cumhuriyetin ilanından sonra planlanan 1. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı ile hammaddesi ülkemizde bulunan madenlerin çıkarılması ve işlenmesi üzerine birçok çalışma yapılmıştır.

İlk iş olarak yabancı devletlerin elinde olan maden işletmelerini millileştirme ve kamulaştırma işine girildi.

Ayrıca; Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Taşkömürü Kurumu, Karadeniz Bakır İşletmeleri, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı gibi pek çok işletmenin yanında maden yatırımlarına destek için Etibank kuruldu ve madenlerimiz millileştirildi.

Sanayinin Sosyal Yaşama Etkisi

Osmanlı Devleti gelişen sanayi devrimini takip edemeyip geride kalmıştır. Cumhuriyetin ilanıyla beraber hayatımıza giren Devletçilik uygulaması da sanayide önemli adımlar atmamızı sağlamıştır. Bağımsız ekonomiye giden yolda yapılacak olan birinci iş, yabancı devletlerin elinde olan sanayilerimizi millileştirme ve kamulaştırma işlemidir.

Bu kalkınma ve Devletçilik modeliyle beraber binlerce işçiye özel sektörde bulamayacakları imkanlar sağlandı. Çırak okulları ve iş üstünde eğitim gibi işçiye kendilerini geliştirmeleri için birçok alan açıldı ve bu yolla nitelikli iş gücü arttı.

Osmanlı döneminde, İzmir bölgesinde yabancı devletlerin bir kurumu olan Reji, tütün üreticilerinin üstüne bir karabasan gibi çökmüştü ve köylüden vergi topluyorlardı, vermeyenleri de silahlı kolcularla korkutup zorla alıyorlardı. Cumhuriyetin ilanıyla 1925’te köylü, Reji’nin elinden kurtarıldı; tütün, tuz ve alkol kuruluşları Tekel’e bağlandı.

Savunma Sanayisinde; 1931’de Kayaş Kapsül ve İmla Fabrikası, 1925’te Elmadağ Barut Fabrikası Tekel tarafından kuruldu.

Türkiye Çelik Fabrikası 1932’de Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğüne bağlı olarak kuruldu.

1935’te Şeker Fabrikasının kurulması ve yaygınlaşmasıyla hayvancılıkta, tarım anlayışlarımızın içinde yer aldı.

1933’ te kurulan ve sanayileşmede önemli bir yere sahip olan Sümerbank’ın sanayiyi destekleme ve teşvik edici bir özelliği vardı. Devletçilik ilkesi temelinde kurulmuş ve emperyalistlere karşı Türkiye’nin bağımsızlık temelini oluşturmuştur.

Sadece bunlarla da kalmayıp kurulduğu bölgelerde; tiyatro salonları, futbol sahaları, lokantalar gibi sosyal devlet anlayışını yansıtan, kişilerini kendini geliştirebilecekleri alanlar yaratmıştır. Ayrıca işçilerini hem yurtdışında hem yurt içinde eğitimlere göndermiş ve iş alanında nitelikli eleman modelini yaratmıştır..

Bağımsızlığa Giden Demiryolları

Osmanlı döneminde verilen kapitülasyonlarla kaybettiğimiz haklardan biri olan demiryolları tamamen yabancı devletlerin elindeydi, bunu ülke içi ve dışında ticarette kullanıyorlardı.

Cumhuriyetin ilanı ile yapılan ilk işlerden biri demiryollarının yabancı devletlerin elinden alınması ve demiryollarının kamulaştırılmasıydı.

Yabancı devletler tarafından kurulan; Anadolu Demiryolları, İzmir-Aydın, Ka hire - İskenderiye, Bursa-Mudanya, Anadolu-Bağdat gibi demiryolları millileştirildi.

Ayrıca Cumhuriyet döneminde; Ankara-Kayseri, Samsun-Sivas, Sivas-Erzurum, Irmak-Filyos (Zonguldak kömür hattı), Adana-Fevzipaşa-Diyarbakır (Bakır hattı), Sivas-Çetinkaya (Demir hattı) gibi birçok demiryolu da inşaa edildi.

Tarıma Teşvik

Sanayileşmede geri kalan Osmanlı Devleti'nin sırtı tarıma dayanmaktaydı. Ancak ekonomik bir çıkmazın içinde olduğu için köylünün sırtına yüklenen bir aşar vergisi vardı ve köylünün ürettiği malın %10’unu devlet almaktaydı.

Cumhuriyetin ilanı ile beraber tarımda da çeşitli yenilikler yapıldı; 1923 yılında İzmir İktisat Kongresinde aşar vergisinin kaldırılmasına dair karar alındı ve 1925 yılında aşar vergisi kaldırıldı. Yapılan en büyük yeniliklerden biri de 1945’te çıkarılan Çiftçiyi Toprakland,ırma Kanunu’dur. Toprağı olmayan çiftçi ve köylüye toprak sağlanmıştır. Ayrıca; köylü ve çiftçiyi bilgilendirme, üretim için daha fazla araç vasıtası ile ucuz kredi gibi önemli kararlar da alındı. Amaçlanan sadece topraklandırma değildi, üretimin devamlılığını sağlamaktı.

Tarımı yaygınlaştırmak için Ziraat Bankasının sermayesi arttırıldı ve modern uygulamalara geçmek için köylüye makine temin edildi.

Bunların yanında; Eskişehir, Erzurum, Ankara ve Yeşilköy’de tarım; Adana ve Nazlilli’de pamuk; Adapazarı’nda mısır ve patates; Bursa, Antalya, Diyarbakır, Denizli ve Edirne’de ipek böcekçiliği; Kayseri’de gonca istasyonları kuruldu ve köylü bu istasyonlardan yararlandı. Ayrıca devlet kendisi meyve ve sebze fidanlarını dikip ücretsiz olarak köylüye verdi.

Devletçilikten Toplumsal Değişime

Sümerbank’ın kurulu olduğu alanlardaki tesislerle, sanayide çalışıp refaha ulaşan işçiler ve toprağa ulaşan köylüler; eğitimi ve bilgileri alarak yepyeni bir alana açıldılar, toplumsal bir değişime uğradılar ve bunların hepsinin Devletçilik ilkesinin uygulanmasıyla gerçekleşti .

Toplumsal değişimde önemli bir yere sahip olan başka bir kurum ise Köy Enstitüleridir.

Köy Enstitüleri; sadece öğretmen yetiştiren, kitabı açıp okumanın da ötesinde bir yerdi. Balıkçılık, arıcılık, ziraatçılık, demircilik, duvarcılık ve bağcılık gibi çeşitli uygulamalı dersler ve Matematik, Kimya, Fen, Yurttaşlık Bilgisi, Türkçe, Tarih dersler işleniyordu.

Ayrıca sanat ve kültür alanında çeşitli enstrümanları kullanacak öğrenci yetiştirmiştir. Örneğin halk ozanımız Aşık Veysel Şatıroğlu, değerli yazarımız ve kamu emekçilerinin lideri Fakir Baykurt Köy Enstitülerinde yetişmiştir.

Cumhuriyet devrimi ile beraber getirilen Devletçilik uygulaması ülkeyi sosyal ve ekonomik açıdan ileriye taşımıştır. İzmir İktisat Kongresi ve 1. Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planı ekonomik yönüdür. Sosyal yönü ise halkla bütünleşen Devletçilik modeli birçok yenileşmeyi, yenileşme ise beraberinde toplumsal değişimi getirmiştir ve halk artık üreten ve düşünen bir toplum haline gelmiştir.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ekonomide önemli değişimlerin tetikleyicisi oluştur. Uzun yıllar uygulanan liberal ekonomi politikaları çöküşe geçmiş ve bütün devletler kamucu ekonomi politikaları uygulamak zorunda kalmıştır. Ne şanslıyız ki Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen Cumhuriyet Devrimleri ile büyük bir birikim elde ettik. Refah toplumunu kurmak için reçetemiz hazır. Yeniden devletçilik yürürlüktedir.

Nazlı Öztürk

TLB İstanbul İl Yöneticisi

 

Tarih:
Diğer Haberler