YAZAR
Ülkemiz gelişmekte olan bir ülkedir ve yaklaşık nüfusumuzun %30’ unu çocuklar oluşturmaktadır. Ne yazık ki yıllardır çözüm üretilmeyen sorunlardan biri de sokakta arkadaşlarıyla gülüp oynaması, eğitimini tamamlaması gerekirken çalışmak zorunda kalan çocuklarımızdır. Şu anda ülkemizde çocuk işçi sayısı 2 milyona dayandı ve her geçen gün artıyor. Özellikle çocuk büyütme maliyetinin çok düşük olduğu kırsal kesimlerde geleneksel anlayışa göre çocuk ucuz iş gücü olarak görülmektedir. Çocuk iş gücü ekonomik olarak yetersiz düzeyde olsa da aile açısından eksilen bir boğaz olarak düşünülür. Kentlerde çalışan çocuklar ise, küçük işletmelerde çoğunlukla kayıt dışı çalışmaktadırlar. Bu işletmeler yasal yükümlülüklerden kaçınmak için düşük ücretli ve kayıt dışı çocuk emeğine başvurmaktadır. Hemen hemen çalışan her 10 çocuktan 8’ i kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Çocuk işçilerin çalışma şartlarını birkaç maddeyle özetleyebiliriz:
Okula gitmeyen çocuklar için haftalık çalışma süresi 54 saat
Çocukların %3,4’ü yaralanmış ya da sakatlanmıştır.
Çocukların üçte birine işyerinde yemek verilmiyor.
Yarısından çoğu 400 TL altında bir ücretle çalışıyor.
% 34’ü aşırı yorulmaktadır.
% 36’sının haftalık izni yok.
Yıllık ücretli izin % 89 için yoktur.
Mesleki eğitim için çalışanların oranı %21,7 seviyesindedir.
Ayrıca çıraklık çocuk işçiliğine dönüşmektedir. Aralık 2016 verilerine göre çırak işçi sayısı 1 milyon 170 bin’ dir. Bu durum çocuk emeği sömürüsünün geldiği noktayı açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Çocuk işçiliğine neden olan faktörler; yoksulluk, eğitim, mevzuat eksiklikleri, denetim yetersizliği başlıkları altında incelenir.
Ailelerin yeterli bütçeye sahip olmaması ve ekonomik güçlükler, ailelerin çocuklarını okuldan alarak, çalışma hayatına itmelerine neden olmaktadır. Ülkemizde gelir dağılımında ciddi bir adaletsizlik göze çarpmaktadır. Bu durum büyük sosyal problemlere neden olmaktadır. Aileler hayatlarını idame ettirebilmek için çocuklarının çalışmasına ihtiyaç duymakta, bu durum da çocukların çok küçük yaşlarda çalışma hayatına girmesine yol açmaktadır. Türkiye’de eğitime ayrılan bütçe çok az olduğundan bu durum eğitimin niteliğini arttırmaya engeldir. Eğitimli insanlara ayrılan iş sahası da sınırlı olduğundan eğitime duyulan güven sarsılmaktadır. O yüzden ailelerde en azından mesleğini eline alsın düşüncesi oluşur ve bu da çocuk işçiliğin önünü açar.
Ülkemizde, çalışma hayatının denetimi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’na bağlı iş müfettişleri tarafından yapılmaktadır. Bu denetimler için görevlendirilen elemanlar az sayıda olduğundan ülkemizdeki tüm işyerlerinin denetiminin yapılması neredeyse imkânsızdır.
İş cinayetine maruz kalan çocuk sayısına ilişkin İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi tarafından veriler tutulmaktadır. Bu rapora göre de iş kazası sonucu hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı artmaktadır. 2012 yılında 32 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişken, 2016 yılına gelindiğinde 56 çocuk iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiştir.
Atamızın da dediği gibi "Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir."
talebe.org