YAZAR
Özgecan Aslan Mersin'in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015'te evine gitmek için bindiği minibüste üç kişi tarafından tecavüze uğradı. Sonra bıçaklandı, ardından yakılan bedeni bir dere kenarına atıldı. Bu olay ülkemizde artarak yaşanan kadına yönelik şiddet örneklerinden yalnızca biri.
Toplumdan Koparılan İnsanlar
Her yıl artan kadına yönelik şiddet nedeniyle yüzlerce kadın hayattan koparılıyor, susturulmaya veya bastırılmaya mağruz kalıyor. Tüm bu işlenen cinayetlere salt kadına şiddet bağlamından bakmak bizi akılcı çözümlerden uzaklaştır. Aile ve kök bağlarındaki kopmalara bakmak gerekir. Öncelikle ataerkil bir kökten geldiklerinin altına sığınarak kadını küçük görüp erkeği yüceltmek, insanı kendine karşı ve topluma karşı yabancılaştırıyor. Örneğin kadının eve hapsolduğu ve sindirildiği bir aile yapısıyla yetişen insanlar zamanla kadının toplumdaki yerini geri plana atıyor. Bu şiddete maruz kalan insanlar kendini dışarıya kapatıyor ve o insanların içindeki boşluk zamanla artıyor.
İnsanın topluma ve kendine yabancılaşmasına başka bir noktadan bakacak olursak; sanal ortamda oluşan ilişkilere de değinmek gerekir. Eskiden en önemli sorunlarını ailesiyle eşiyle paylaşan insanlar, günümüzde paylaşımı sanal dünyadaki sanal aşk ve arkadaşlıklarda arıyorlar. Bu arayışın sonunda ilişkiler gerçeklikten ve toplumdan kopuyor, anlaşmazlıklara ve kıskançlık krizlerine dönüşüyor. Bireylerin günümüzde sosyal hayatlarında görülen ve gittikçe toplumda çürümeye yol açan bu tip ilişkiler, bireylerin gerçek hayattan soyutlanmasına ve yozlaşmaya yol açıyor.
Kadına Yönelik Şiddete Hukuksal Bakış
Toplumdan koparılan ve yozlaşan ilişkiler sonucunda işlenen cinayetlere bakacak olursak yıldan yıla bir artış görüyoruz. Özgecan Aslan'ın öldürüldüğü 2015 yılında 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018 yılında 440 kadına yönelik şiddet vakası vardır. Türkiye’de 2015’ten bu yana 1480 kadın hayatını kaybetti. Bu şiddet vakalarına yönelik bazı cezalar olsa da yeterli olmadığı görülüyor. Devlet bu konuyu çok yönlü olarak ele almalı ve bu konuda gerekli politikalar üretmelidir. Bu konuda gerekli önlemleri alırken öncelikle şiddeti önleme ve şiddet mağdurunu koruma, sonrasında şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik mevzuatta gerekli düzenlemeleri yaparak ve uygulamadaki eksiklikleri tamamlayarak şiddet uygulayana karşı caydırıcı önlemler almalıdır. Hukuku süreç desteklenmeli, adalet işlemeli, ceza indirimleri olmamalı ve cezalar ertelenmemelidir. Buna ek olarak kadına karşı şiddet eylemlerinin önüne geçebilmek için toplumsal düzeyde de hareket edilmesi gerekmektedir.
Cumhuriyetin Yetiştirdiği Özgür Kadın Modeli
Toplumsal çürüme olarak temellendirdiğimiz kadına yönelik şiddetin çözümüne değinecek olursak en başa bunun tüm toplumun meselesi olduğunu yazmak gerekir. Bu mücadeleyi sadece kadınların meselesi gibi ele alıp, çığırtkanlık yaparak ele almamalıyız. Ya da sadece toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan bir siyasetle, kadınlarımızı ateşten kurtaramayız. Öncelikle bu mücadeleyi kadın erkek omuz omuza vereceğiz. Nasıl 100 yıl önce Bağımsızlık Savaşı verirken kadını, erkeği, çocuğu, yaşlısı demediysek şimdi de bu meseleyi hep beraber çözüme kavuşturacağız. Cumhuriyet Devrimleriyle hakları erkeklerle eşitlenmeye başlayan Türk kadını toplumun her noktasında boy göstermeye başlamıştır. Okulda, fabrikada, sokakta, meydanda ve aklınıza neresi gelirse kadın toplumsal hayatta yer edindi. Cumhuriyet Kadını devrimleri benimsemiş, birçok hakkını Avrupa'dan önce elde etmişti. Kadın, hayatın içindedir. Kadın olmak sadece anne olmak temizlik yapmak değildir. Cumhuriyetin kazanımlarıyla birlikte ekonomik özgürlüğünü eline alıp özgürleşen kadın üretim faktörü içindedir ve toplumun her alanında vardır. Üreten kadın kendi ayakları üzerinde durur ve özgürleşir.
Esra Köse
TLB Kadıköy İlçe Başkanı
DİPNOT:
1. https://www.aydinlik.com.tr/2015-ten-bu-yana-1369-kadin-olduruldu-turkiye-ekim-2018
talebe.org