YAZAR
"En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirme niteliğindedir. Bu yetenekten yararlanmasını bilmeliyiz. Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak benimsemeli ve az zamanda başarmalıyız."
Anadolu coğrafyasına tehditler yüzyıllardır denizlerden gelmektedir. Bu tehditlerin başlıca nedeni üç tarafı denizlerle çevrilmiş ülkemizin jeopolitik konumudur. Aynı zamanda Anadolu coğrafyası güçlendiğinde, güçlenmesindeki en büyük etkenlerden birisi de denizler olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk bu yüzden donanmaya ve denizciliğe büyük önem vermiş, TBMM’de 1 Kasım 1937’de yukarıda ki konuşmayı yapmıştır.
Anadolu toprakları denizden gelen düşmana karşı hazırlıklı olmadığı zaman hem maddi hem manevi anlamda büyük zararlar gördü. Denizlerde olmamanın bedelini ağır ödedi. Çanakkale Savaşı’nda İngiliz Donanması’na karşı 250.000 şehit verdik ve bağımsızlık mücadelemizde büyük bedeller ödeyerek Çanakkale Deniz zaferini kazandık. 250.000 kayıp vermemizin belki de en büyük nedenlerinden birisi Osmanlı donanmasının çürümeye terk edilmesi ve denizde etkin mücadele etmemesidir. Yine Yunanlar İzmir’i donanmaları ile işgal etti ve Anadolu topraklarına göz dikti. Milli Kurtuluş Savaşımızla birlikte bu kuşatmayı bitirdik ve tam bağımsız Türkiye şiarıyla hareket edip bağımsızlığımızı kazandık. Yine Balyoz-Ergenekon süreçlerinde FETÖ Gladyosunun hedefleri arasında şanlı donanmamız yer aldı. Akıl ve bilimin öncülüğünde, Türk milletinin desteği ile FETÖ Gladyosunun kumpası yerle bir edildi. Bugün Doğu Akdeniz’den gelen tehdit de aynı şekilde denizden gelmekte. Cümle Emperyalistlerin namlusu Türk Donanmasına doğrultulmuş durumda. Şanlı Türk Donanması büyük mücadeleler vermekte ve büyük ittifaklar kazanarak başarı sağlamaktadır. Kapitülasyonlarla birlikte Osmanlı Devleti denizlerde yok denecek kadar az bir varlık gösterebilmiştir.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşları denize büyük bir önem verdi bunun neticesinde de büyük başarılar sağladılar. Lozan Barış Konferansına giden İsmet Paşa’ya Mustafa Kemal’in en net talebi kapitülasyonların devam talebi karşısında konferansı terk etmesi oldu. Sonucunda ilk oturumda konferans terkedildi. Daha sonra 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması uyarınca kapitülasyonlar lağvedildi. 8333 kilometre uzunluğundaki kıyılarımız ve boğazlar tekrar denetimimiz altına girdi. Denizlerimizde bayrağımız tekrar dalgalanmaya başladı. Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Bu tarih 1935 yılından itibaren Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. Nasıl ki bayramlarımızın hepsi bağımsızlık mücadelemizin dönüm noktaları ise Kabotaj Bayramı da denizlere geri dönüşümüz ve denizlerdeki egemenliğimizi geri kazanmamızın sembolüdür.
Vatan savunması mavi vatandan başlar. Mustafa Kemal’in açtığı yolda sürekli üreten ve gelişen şanlı donanmamız Doğu Akdeniz’de cümle emperyalistlere meydan okumaya devam ediyor. Kabotaj Kanununun 100. Yılında dünyanın en büyük 10 donanması arasına girmek hedefiyle. Etkin, Saygın, Caydırıcı!
Muhammed Koz
TLB Konya İl Başkanı
talabe.org