Kemal Sunal Filmleri Neden Eskimiyor?

"Ülkemizin içinden geçtiği bu zor süreçte sizlere Mahmut hocasının bizlere örnek olması gereken cümlesi aklıma gelmiyor değil aslında."

Kemal Sunal Filmleri Neden Eskimiyor?

YAZAR

  Korona virüsü yüzünden girdiğimiz tedbir sürecinde evlerde olmazsa olmazımız Kemal Sunal, televizyonlarımızda tekrar yer almaya başladı. Kemal Sunal denince aklımızda birçok filminin canlandığına eminim.
Daha çok küçükken tanıştığımız sanatçı Kemal Sunal, aslında filmlerinde genel olarak bizlere o dönemin siyasi koşulları konusunda pek çok aktarımda bulunmuştur. Faşo Ağa filminde ağalık sistemini eleştirirken Hababam Sınıfı serisinde bizlere o dönemin kötü eğitim sistemini gözler önüne sermiştir. Bu noktada tabii ki tek başına değildi. Ertem Eğilmez başta olmak üzere Atıf Yılmaz gibi önemli yönetmenlerle çalışmıştır.

 

Hababam Sınıfı'nın yazarı Rıfat Ilgaz bir röportajında kendisine insanları nasıl bu kadar çok güldürebildiniz sorusuna:
“Eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış. Belli bir süre sonra idam yaklaştığında tüm dükkanlar açılmaya, esnaf satış yapmak için bağırıp çağırmaya başlamış. Bunun üzerine aileler de o saatlerde sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasına bürünmüş. Sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görüntüsü oluşmuş. Ben de çöken eğitim sistemini anlattım. Hepimiz ölen bu sisteme bakarak güldük.”
diyerek cevap vermişti. Okulun en haylaz sınıfı olarak tanıdık her zaman Hababam Sınıfı'nı... Ama onlar bizlere her filmde birçok ders vermiştir. Hababam Sınıfı'nı biraz da bizlere benzetiyorum, farklı farklı karakterleri aynı sınıfta topluyorlar ve olanlar oluyor. Birbirleri arasında ne kadar kavga ederlerse etsinler her zaman birbirlerini savunan bir sınıf...
Hocalarına illallah getiren, tabiri caizse çıldırtan bu sınıf, milli değerlerin önemine çok kez parmak basmıştır. En ünlü sahnesi Gençliğe Hitabe okudukları sahnedir, Türk gencinin ne kadar haylaz olursa olsun kendilerine verilen görevi her zaman yerine getireceğini vurgulamıştır.

Okul Nedir?
Ülkemizin içinden geçtiği bu zor süreçte sizlere Hababam Sınıfı'nın Mahmut hocasının bizlere örnek olması gereken cümlesi aklıma gelmiyor değil aslında;
Bizim TLB-TGB kamplarımızdada çok sık değindiğimiz o meşhur sözde Mahmut Hocamızdan çıkmıştır:
Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur.

100 Numaralı Adam
Aslında Kemal Sunal'ın bizlere o zamanın sistemini aktardığı tek film Hababam Sınıfı da değildir. 1978 yapımlı 100 Numaralı Adam Filminde de bizlere o zamanın şartlarından bahsetmektedir. Hatırlarsak 100 Numaralı Adam filminde, hiçbir işi beceremeyen, çevresi tarafından dışlanan bir adam olarak karşımıza çıkmıştı. Filmin başlarında babasının bile dışladığı bir adam olan Şaban karakteri, filmin devamında bir reklam şirketinde işe başlayıp başarılı bir reklam yüzü olmuş ve halkın sevgisini kazanmıştır. Filmde Şaban'ın kardeşi olan Tuncay ( Feridun Şavlı) ve Sütçü Ali rolündeki baba (Ali Şen) arasındaki Şaban iş bulduğunu ailesine söylüyor ve diyalog başlıyor.
-Ne işiymiş bu.
-Kahraman.
-Ulan eşşoğlusu...
-Halk kahramanı olacam ben.
-Hadi lan ordan eşşoğlu eşşek.
Aaa baba halk kahramanı olacam diyo bu, sakın komünist falan olmasın.
-Destur de , deyyus.
Sahnesinde aslında ailenin sözde mütedeyyin ama dolandırıcı babası komünizmi bir düşünce tarzından daha çok yüz kızartıcı bir şey olduğunu söylüyor. Filmin ilerleyen kısımlarında ise halkın kahramanı olan Şaban'ın saflığından yararlanarak ona bozuk yiyecekleri, sağlam olmayan dolapları, dökülen evlerin reklam yüzü yaptırıyor ve sattırıyorlar. Bunun üzerine Şaban halkın halkın tepkisini alıyor. İşten ayrılmak isteyen Şaban bu sefer de imzaladığı anlaşma yüzünden borçlu kalıyor, bunun üzerine filmin son sahnelerinde ailenin dayanışmasını ve reklam şirketinin şantajlarını izliyoruz. Aslında filmde genel olarak halkın nasıl dolandırıldığını bizlere aktarıyor.

Doktor Civanım
Doktor Civanım filmini izlemişsinizdir Kemal Sunal'ın. Şehirden köyüne, evine giden Şaban, köyünde doktorluğa soyunur bu sefer de... Maşallah, elinden her hüner de geliyor, doğal yollar ile hazırladığı ilaçları herkese deva oluyor, kimseden para da almıyor. Fakat kimsenin bilmediği bir sırrı vardı, Şaban'ın diploması yoktu Tıp fakültesini bitirememişti. Bu nedenden dolayı hakimin karşısına çıkmıştı. Burada aslında eğitim sisteminin bir açığı olduğunu düşünenlerdenim. 1982 yılında çekilen Doktor Civanım filmini izledikten sonra aklıma Albert Einstein'ın eğitim sistemini eleştiren bir sözü geliyor: “Aslında herkes bir dahidir… Ama siz kalkıp bir balığı ağaca çıkma yeteneğine göre yargılarsanız, balık tüm ömrünü bir aptal olduğuna inanarak geçirecektir.”

Kemal Sunal bizlere her filminde o zamanın siyasi koşullarını aktarmış ve bunu bizleri güldürerek yapmıştır. Kan davası, ağalık sistemi, eğitim sistemi ve milletin Haklı talebi gibi birçok konuya parmak basmıştır. Aslında temel olarak hükümetin yanlışlarını eleştirmiş ve bizlerin seyirine sunmuştur. Bunlardan ders çıkartmak ise bizlere kalmıştır.

Doğukan Akıncı
TLB Muğla İl Başkanı

Tarih:
Diğer Haberler