Liseler Üretim Devrimi'nin Neresinde

Yetişmiş insan birikimimiz en önemli gücümüzdür. Türkiye’de istihdam ve üretim odaklı bir ekonomiyi kurduğumuz oranda mesleki ve teknik eğitim gelişir

Liseler Üretim Devrimi'nin Neresinde

YAZAR

Ülkemizin yetişmiş insan birikimi en önemli gücümüzdür. Biz Türkiye’de istihdam ve üretim odaklı bir ekonomiyi kurduğumuz oranda mesleki ve teknik eğitim gelişebilir. Bu olmadığı zaman milli eğitim bakanları hangi düzenlemeyi yaparsa yapsın sorun çözülemeyecektir.

 

Türkiye’nin yarınlarını yetiştiren liseler, öğrencilerin yeteneklerini keşfettikleri, hayallerindeki mesleğe hazırlanarak ülkemiz için alın teri dökmeye hazırlandıkları kurumlardır.

Fakat 24 Ocak 1980’de alınan kararlarla kurulan neoliberal sistem, Türkiye'nin yapısında ağır hasarlar yarattı. Kamu planlaması terk edildi, küreselleşme adı altına ekonomik bağımsızlığımız ve üretime dayalı ekonomi modelimiz ağır tahribatlara uğradı. Üreten güçler kambur ilan edilirken tüketime dayalı, bireyci nesiller yetiştirme hedefli politikalar izlendi.

 
 

Bu tahribatlar tüm kurumlarda da ciddi hasarlara yol açtı. Bu saldırılardan nasibini en çok alan kurumların başında da eğitim sistemimiz geliyor. Eğitim sisteminin üretimden kopması, ülkesi için üretmek isteyen biz gençlerin de hayallerine kavuşmasının önündeki en büyük engel. Meslekî eğitim de sistemin bozukluklarının en yoğun yaşandığı alanların başında geliyor. Özelleştirmelerle Kamu İktisadi Teşebbüsleri tasfiye edilirken devlet üretimden çekilmiş; mesleki teknik eğitim de özel sektör eliyle yürütülmek istenmiştir. Öğrencilere maaş ve sigorta primi ödemek istemeyen özel sektör, eğitim alanına yeterli ilgiyi göstermemiştir. İş garantisinin ortadan kalkması ile öğrenciler geleceklerini yüksek öğretimde, üniversitelerde aramak için liselere yönelmiş; mesleki teknik eğitime ilgi azalarak yetişmiş insan gücü ihtiyacımız büyük zaafa uğramıştır. İşverenler, kalifiye eleman sıkıntısı çekerken üretim de zarar görmüştür.

MESLEK LİSELERİ HANGİ ÖĞRENCİLERİN LİSESİ?
Liseye geçişte öğrencilerin yetenekleri, ilgi alanları göz önünde bulundurulmuyor ve liseler puanına göre tercih edilen yerler oluyor. Bu sınava odaklı tercihten de en çok nasibini alan liselerin başında meslek liseleri geliyor. Meslek liseleri, puanı düşük olan öğrencinin gittiği bir yer konumunda. Bu durum oraya giden öğrenciye zaten başarısız olduğunu hissettiriyor ve liseye bu başarısızlıkla başlamasına sebep oluyor.

Verilen teorik dersler, pratikle birleşmiyor. Bu da verilen eğitimin niteliğini çok olumsuz etkiliyor. Ezberci eğitim sistemi meslek lisesinde okuyan bir liselinin yeteneklerini, ilgi alanlarını belirlemede engel oluşturuyor.

 

Meslek dersleri özellikle son sınıfa yaklaştıkça, daha da artıyor. Üzerine bir de staj ekleniyor. Bu koşullarda meslek dersi alan, staja giden bir meslek liseli üniversitede aldığı eğitimi ileri seviyeye taşımak için matematik, fizik, edebiyat gibi derslerde başarılı olup üniversite sınavı kazanmalı. Bu da hem son iki senesinde doğru düzgün bu dersleri görmemiş bir liseli için oldukça zor. Mesleki olarak kendini geliştirmiş, bu mesleği yapmak isteyen bir gencin de bu sınavdan başarılı olması daha da zorlaşıyor. Bu sıkıntılar liselinin hem geleceğe kaygılı bakmasına, hem de başarısız olmasına zemin oluşturuyor.

Bir de üzerine ekonomik zorluklar ekleniyor. Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar lise öğrencilerinin de en önemli gündemi halinde. Neredeyse sabahtan akşama kadar okulda olan bir lise öğrencisi için okula gitmek, okul içinde karnını doyurmak, eve dönmek oldukça maliyetli hale geliyor. Sınav sistemine odaklı eğitim modeli ile öğrencilerin yarışa sokulduğu bir ortamda ücretsiz dağıtılan kitaplar bir öğrencinin sınavda başarılı olmasına yetmiyor. Kaynak kitapların uçuk fiyatlarda olması kendisini bir yarışta bulan öğrenci için de ailesi için de ciddi külfetler oluşturuyor. Okulda o kadar vakit geçiren bir lise öğrencisi temel düzeyde karnını doyurmak için bile çeşit çeşit hesaplar yapan bir durumla karşı karşıya kalıyor.

STAJ YAPANLARIN MAĞDURİYETLERİ
Türkiye'deki nitelikli eleman ihtiyacının giderilmesi, meslek liselerinin niteliğinin artırılması için Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı çeşitli düzenlemeler yapıyor. Proje meslek liseleri, Mesleki Eğitim Merkezleri gibi projelerle meslek lisesi ve diğer liselerde okuyan öğrencilerin iş öğrenmesi, çalışacak alanlar bulması için çeşitli adımlar atılıyor. Tabiî bu adımların olumlu olduğunu göz ardı etmeden eksikleri de vurgulamak gerekli. Devletin halihazırda meslek eğitimi politikaları teorik ve pratik eğitimi birlikte verme konusunda yetersiz kalıyor. Hem liselerin laboratuvar, atölye eksikliği gibi fiziki koşulları hem de öğretmen eksikliği özel sektör ile yapılan çeşitli projeler ile aşılmaya çalışılıyor. Fakat bu sistem devlet kurumlarının özel sektörü denetim mekanizmalarında da ciddi eksikler doğuruyor. Çalışma saatleri, alınan ücret gibi konularda yapılan düzenlemelerin hayatın içinde yeterince uygulanmadığını görüyoruz. Özellikle özel sektörde çalışan çırakların çalışma saatleri, yaptıkları işler yeterince denetlenmediği için sıkıntılar oluşabiliyor. İş yerlerinde çırakların, özellikle lise çağında olanlar, ruhsal durumları ve çalışma zorlukları göz ardı edildiğinde hem bedenen hem de ruhsal sorunlar ortaya çıkabiliyor. Denetim eksikliğinden kaynaklı iş kazaları, alan dışı işlerde çalışma, eğitim gördüğü iş yerlerinde yeterli pratik eğitimi alamaması, çalışan öğrencinin başarılı bir eğitim süreci geçirmesinin önünde engel teşkil ediyor. Çocuk yaşta staj yapan, çıraklık yapan öğrencilerin çalışma koşullarının devletin doğrudan sürecin bir parçası olmadan tam anlamıyla düzeltilmesi mümkün değildir.

SSK PRİMİNİ ALAMIYORLAR
Staj ya da çıraklık eğitimi gören, fiili olarak işçilik yapan bir öğrenci mesleğini öğrenirken aynı zamanda çalıştığı yerin bir parçası oluyor. Fakat yararlandığı haklarda yeterli düzenlemelerinin olmaması, SSK priminin başlamaması öğrencinin okulun yönlendirdiği alanlara olan ilgisini, hevesini kırıyor. Okula bağının zayıflamasına ve gelecek kaygısının daha da artmasına sebep oluyor.

GENÇLER İŞ İŞVERENLER İŞÇİ ARIYOR
Mevcut sistemde önemi yeterince kavranmayan meslek liseleri Türkiye’nin nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılama, üretimin temel dinamiklerini yaratma meselesinde çok stratejik liselerdir.

İŞKUR'un 2019 yılında yapmış olduğu işgücü piyasa araştırması raporunda her yedi işverenden biri eleman temininde güçlükler yaşıyor. Bu sıkıntıların nedenini de yüzde 75 oranında mesleki beceriye sahip eleman bulunmaması oluşturuyor.

Yine TÜİK'in Mayıs 2021’de yayınladığı son gençlik çalışmasına göre Türkiye’de nüfusun yüzde 15,4’ünü 15-24 yaş arası gençler oluşturuyor. Avrupa Birliği ülkelerindeki ise genç nüfusun toplam nüfusa oranının ortalaması yüzde 10,6. Yani Türkiye Avrupa'nın nüfus ortalamasına göre en genç ülkesi konumunda. Genç işgücünün AB ülkelerine göre çok daha fazla olmasının yanında Türkiye, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD)'nin okula ya da işe gitmeyen 15-29 yaş arası gençler sıralamasında liste başında yer aldı. Yani hem AB ülkelerine göre en genç nüfusa sahibiz hem de genç işsizlik konusunda ciddi sıkıntılarımız var.

İşverenin işçi aradığı, gençlerin iş bulamadığı bu sistemin kökünde plansız, üretime ve Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre bir sistemin kurulmaması yatıyor.

ÜRETİMİN VE İSTİHDAMIN GÜVENCESİ
Ülkemizin yetişmiş insan birikimi en önemli gücümüzdür. Meslekî ve teknik eğitimin serencamı da Türkiye'nin ekonomi ve üretim politikalarından bağımsız değildir. Meslekî eğitimle ilgili düzenlemeler, artık Üretim Devriminin gereğini yerine getirmelidir. Biz Türkiye’de istihdam ve üretim odaklı bir ekonomiyi kurduğumuz oranda mesleki ve teknik eğitim gelişebilir. Bu olmadığı zaman milli eğitim bakanları hangi düzenlemeyi yaparsa yapsın sorun çözülemeyecektir.

Liselerin amacını, üniversite kazanmaya odaklı eğitim politikalarına son verilmelidir. Meslek liselerinin eğitim politikaları Türkiye’nin üretim ve istihdamında en iyi şekilde faydalı olacak gençler yaratmak olmalıdır.

MEB, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı eşgüdüm halinde çalışmalıdır. “Hangi ilde hangi sektörlere ağırlık verilecek, hangi mesleklere ne kadar ihtiyaç var?” sorularına, ilgili bakanlıklar yanıt belirlemeli ve bütünsel planlar hayata geçirilmelidir. Bu doğrultuda alınan teorik ve pratik eğitimler devletin denetimi altında aşamalı şekilde olmalıdır.

Meslekî Eğitim Merkezleri ve meslek liselerinde mesleğin özelliğine göre; teorik eğitim ve pratik eğitim ihtiyaca göre planlanmalıdır. Meslekî Eğitim Merkezleri mezun olan bireylere istihdam güvencesi sunmalıdır.

ÜRETMEYE, GELECEĞİMİZİ KURMAYA HAZIRIZ
Türkiye’de yıllardır hüküm süren neoliberal politikaların sonuna gelinmiştir. Ülkemiz 1945'te girdiği "Küçük Amerika" olma sürecinden çıkıyor,ABD'nin sıcak paraya dayalı ekonomi politikaları tüm dünyada çöküyor. 1980'lerden itibaren özelleştirilen, üretimden koparılan, sınav sistemine bağımlı hale getirilen eğitim sisteminin de çıkmazda olduğunu görüyoruz. Türkiye için mecburi hale gelen üretim devrimini eğitim sistemimizdeki yozlukları yok ederek, ülkesi için üretmeye hazır milyonlarca genç iş gücünü kamucu politikalarla değerlendirerek başarıya ulaştırabiliriz.

Gençliğin taleplerini oyun konsollarına sıkıştıran, içi boş vaatlerle kalıplara sıkıştırmaya çalışan hiçbir kuvvet Türkiye'yi yönetemez. Gençliği üretimden koparan, uyuşturucuya, bencilliğe, köşe dönmeciliğe mecbur bırakan bu bozuk düzenin sonu geldi. Türk gençliğinin talebi ne oyun konsolları, ne de sınırsız internet safsataları. Bizler ülkemiz için üretmek, emeğimizi seferber etmek, ülkemizin geleceğini kurmak isteyen gençleriz. Gençliği üretimden uzaklaştıran, bizim yeteneklerimizi keşfetmemizi engelleyen tüm kalıpları reddediyoruz.

Geleceğe umutla bakıyoruz, çünkü kendimize güveniyoruz. Sırtımızı dayadığımız devrimci mirastan, Atatürk'ün bizlere bıraktığı Cumhuriyet programından güç alıyoruz.

Geleceğimizi kurmak, Türkiye’nin her alanda ürettiği, gençliğin uyuştuğu değil ülkesi için çalıştığı Türkiye’yi kuracak olan bizleriz. Gençlik çalışacak, Türkiye üretecek!

Tarih:
Diğer Haberler