Türkiye'de uzun zamandır doğru bir eğitim sistemi kurulamadı. Bir tarafta her sene eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapan idareciler, bir tarafta ise deneme tahtasına dönmüş öğrenciler... Bu sistem öyle bir hal aldı ki, yeteneklerimizle değil, bize ezberlettikleri bilgilerle(!) sınanıyoruz. Eğitim sistemi bir anlamda istikrara hasret. Gelenek haline gelen değişimler, eğitimin kalitesini düşürüyor, maddi ve manevi büyük kayıplara sebep oluyor.
Öğrencilerin sürekli olarak sınava tabi tutulması, neyi öğrendiğinin, hangi konularda eksik olduğunun belirlenmesi yerine, sınavların öğrencileri yalnızca sıralamaktan ibaret olması, öğrencilerin sınava yönelik bakış açısını ve algısını olumsuz etkilemekte. Sınav odaklı eğitimde yaratıcılık ve eleştirel düşünme engellenir. Bu durum öğrencilerin bilgiye ulaşma heyecanını köreltir.
Öğrenciler olarak yarış atı gibi yetiştiriliyoruz. Bu durum öğrencileri "ben" merkezli olmalarına itiyor. Bizleri sıra arkadaşımızla bile yarışır hale getiriyorlar. İsteklerimiz, becerilerimiz yok sayılarak tek tip öğrenci modeli olmaya zorlanıyoruz. "O bölüme gitmezsen, şu mesleği seçmezsen aç kalırsın." gibi sözlerle bizleri hayallerimizden uzaklaştırarak, sistemin bize dayattıklarına boyun eğmemiz isteniyor. Ancak öyle bir durum söz konusu değildir. Mesleğinde iyi olanın karnı doyar, elemeyi hayat yapar. Evet, okul sayısı sonsuz değildir. Ancak merkezi bir eleme sistemi ve at yarışı mantığında yetiştirilen çocuklar yerine daha insana yaraşır bir şekilde insanlar mesleklerine yönelirler. Eğitim sistemi içinde sıralama ve ayrıştırma mümkün mertebe ertelenmelidir.
Bizler, parasız, bilimsel, laik eğitimi düşlerken, herkesin eşit olduğu, hiçbir öğrencinin birbiriyle yarışmadığı, insanlığından, gençliğinden ödün vererek makineleşmediği bir sınav sistemi düşlüyoruz. Sistemin bize dayattıklarının karşısına bir duvar gibi dikiliyor, asosyal ve apolitik gençlik olmayı reddediyoruz.
Politika yapıcılar sınav sisteminde her bir değişiklik yaptıklarında, bundan mucize sonuçlar beklenmemelidir. Eğitim reformlarıyla istenen amaçların neden gerçekleşmediğine ilişkin güzel bir benzetme vardır: “Her öptüğünüz kurbağa, prense dönüşmez..”
UFUKTA BAŞARI VAR!
Öpülen şey ne kurbağadır ne de prense dönüşür. Dönüşmesi gerekenler öğrencilerdir. Sistemin istediği bireylere değil, özgür, eşitlikçi, demokratik bireylere dönüşeceğiz. Bizlerden kukla olmamızı isteyenlere, sistemin önümüze koyduğu sınavlara bir yarışa katılır gibi hazırlanmamızı bekleyenlere fırsat vermeyeceğiz. Sıra arkadaşımızla yarışmak yerine onunla birlikte kazanacağız. Onlarla birlikte bu sistemi yerle bir edecek; onlarla birlikte bilimsel ve laik eğitim sistemini kuracağız. Türkiye'de öğrenciler bir şey için yarışacaksa bu dosluk için, bilim için olmalıdır. Bizi bilimden koparmak isteyenlere labaratuvarlarda, spordan koparmak isteyenlere sahalarda, sanattan koparmak isteyenlere sahnelerde cevabımızı vereceğiz. "Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Hür fikirler uygulamaya konduğu vakit Türk milleti yükselecektir." diyen Mustafa Kemal'e gençlik olarak verdiğimiz sözü tutacağız.
Bilgiye değil geleceksizleştirmeye dayalı sınavlarla öğrencilerin gençliğini sömüren Akp'nin gerici eğitim sistemi sınıfta kalmıştır. Düşlediğimiz sistemi yaratmamız çok geç olmayacaktır. Ancak rüyalarımıza kavuşmak için önce uyanmak gerekir.
Biz, mevcut eğitim ve sınav sistemini yıkmak ve düşlediğimiz sisteme ulaşmak için bu sistemin içinden başarıyla çıkmasını iyi biliriz. Sisteminiz bizi yıkamayacaktır. Biz, kafamıza koyduğumuz her işi başarırız. Şimdi onlar düşünsün!
Eda Yücel
TLB İzmir İl Sekreteri