23 Nisan; ulusun, kazandığı egemenliği çocuklara armağan ettiği gündür. Kendimizi cumhuriyetin 5.nesli olarak sayabiliriz. Şimdiyse devrimin 6.nesli yetişmektedir buram buram cumhuriyet kokan… Cübbeli Ahmet Hoca gibi kirli zihniyetleri ise bu nesiller arasındaki çürüklerden sayabiliriz elbette.
1945 sonrasında filizlenen karşı devrim, DP ve özellikle Adalet Partisi döneminde yeraltından meclise kravatlarıyla giren sarıklılar, iki hükümet arasındaki dönemde 1960 ihtilali ile verilen cevap, 1980 darbesiyle hortlatılan sarıklıların iktidarı, 28 Şubat ile verilen cevap ve bugün ki AKP iktidarında hortlayan Ensar Vakfı(!) , kirli zihniyetini kusan İsmail Kahraman’lar, Cübbeli Ahmet Hocalar, onların da tam karşısında aydınlanma meşalesini en ön saflarda taşıyan TGB-TLB, yani biz Türk gençliği! Açıkça görmekteyiz ki bu topraklarda 150 yıldır bir savaş verilmektedir. Savaş cumhuriyet ile başlayan aydınlanmacılar ile onu yıkmak, yerine tarikatları hortlatmak isteyenler arasındadır. İşte 23 Nisan’da çürümüş beyniyle zihniyetini kusan Cübbeli Ahmet Hoca(!) da bu savaşta taraftır.
Diyor ki Cübbeli:
‘‘Senelerdir balelerle, danslarla, çoluk çocuğun baldır bacak çıplak vaziyette stadyumlarda dolaştırarak, bütün erkekleri onlara baktırarak, kimin oğlu, kimin kızı belli değil, sarmaş dolaş dans yaptırarak yetiştirdiniz. Bu, 150 senenin rezaletidir. Bu, Tanzimat döneminden sonra başlayan İttihat Terakki kafasıdır. Bu kafayı 150 senedir yetiştirdiniz. Okullar yaptınız, üniversiteler yaptınız. Siyasallarda Apolar yetiştirdiniz. Hizbullah liderleri yetiştirdiniz. Siz milleti birbirine kırdırdınız, geçirttirdiniz. Bu memlekette 80'den sonra terörü siz çıkarttınız. Bunun başı hep okumuşlardan çıktı, üniversitelilerden çıktı. Sizin 150 senelik icraatınızın geldiği noktada memleket terörist doldu. DHKP-C doldu. DHKP-C'li canlı bombaların hepsi üniversiteli yahu. Bugüne kadar, medreseden bir tane terörist çıkmamıştır. Onun için biz bu devranı döndürmek istiyoruz. Şarkılarla türkülerle yetişen nesil eşkiya oldu.(…) Bu devran dönecek. Batılın hükmü artık söndü, sönecek’’
Sen de Eşkıyasın!
Sanatı hiçe sayan bu kirli zihniyet, dansın balenin ne olduğunu sanıyor acaba? Yoksa kendi yayınlanan kasetleri gibi mi görmekte, izlemekte? Olabilir ama onun derdi daha ciddi, 150 senelik devrimci birikimimize saldırıyor. 150 yıllık devrimci birikimimiz, nice aydınlar, vatanseverler yetiştirmiştir. Vatanı için ölmesini bildiği gibi borcunun yaşamak olduğunu da bilen nice yiğitler… O yiğitlere saldırmak sarıklının ne haddine! Küstahlığı diz boyu… Cumhuriyet’in, üniversitelerde terörist yetiştirdiğini söylüyor, medreseden terörist çıkmadığını da ekliyor… Teröristi cumhuriyetin yetiştirmediği aşikar, ancak medreselerin Ensar’ları hortlattığı da aşikardır. Terörist bizce de eşkıyadır ama Cübbeli Ahmet de eşkıyadır! İkisi de cumhuriyeti fiilen ve resmi olarak yıkma peşindedir. İkisi de gericidir, bölücüdür. Cumhuriyet’in kurucu iradesine, yani Türk milletine karşıdır, devrimlerine karşıdır. İki eşkıya da emperyalizmin projelerine hizmet etmektedir. Ancak Sabahattin Ali’ye gidiyor kulağımız, diyor ki: ‘Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz!’
Çözüm Devrim Kanunları!
1980 sonrasında ABD’nin ‘ılımlı islam’ projesinin uygulanması sonucunda laikliğin içi boşaltılmıştır. Laiklik din özgürlüğünün teminatı haline dönüştürülmüş ve bugün ki Cübbeliler yaratılmıştır. Yani Cübbeli, ABD sayesinde böyle konuşabilmekte ve cumhuriyete saldırabilmektedir. Cumhuriyet devrimi kanunlarının uygulanması demek, emperyalizmin hortlattığı çürümüş beyinleri yok etmek demektir. Devrim kanunlarını uygulayacak, Türkiye’yi ‘şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi haline’ getirmeyeceğiz! Şarkılarla türkülerle tekkelerinizi kapatacak, yeni Ensarlar’ın hortlamasına izin vermeyeceğiz!
Baran Karabulut
TLB İstanbul