Türk Devriminin Yılmaz Fedaisi: Reşit Galip

105 yıl önce yedi düvele karşı savaşan Mehmetçik gibi, Reşit Galip’ler gibi varlığımız Türk varlığına armağan olsun!

Türk Devriminin Yılmaz Fedaisi: Reşit Galip

Cumhuriyetin ilk on yılındaki eğitim ve kültürel atılımlarda önemli görevler üstlenen ve milletvekilliği görevinde bulunan Reşit Galip, 1893 yılında Rodos’ta doğdu. Lise öğrenimini İzmir’de tamamlayarak ardından 1911’de Tıbbiye’ye girdi. “Bir vatanseverlik ve vatana sahip çıkma kokusu vardır” diye anlatılan Tıbbiye, bağrından büyük vatanseverler çıkarmış onlardan biri de Reşit Galip olmuştur. Galip, Tıbbiye’de “Hakikat” adlı bir gazete ve “Sivrisinek” adlı karikatür dergisi çıkarmış, 1912 yılında arkadaşları ile birlikte Türk Ocakları’nın bir şubesini açmıştır. İkinci sınıfta iken Balkan Harbi başlamış, dördüncü sınıfta iken de Birinci Dünya Harbi başlamış, cepheye gönüllü olarak katılmıştır. Gönüllü olarak gittiği cepheden 1917’de İstanbul’a dönerken Kafkas Cephesinde yitirdiği arkadaşlarının yüreğinde buruk acısıyla eğitimini tamamlamıştır.

HALKÇILIĞI VE BİLİME VURGUSU

Birinci Dünya Harbi’nin ardından Tıbbiye’de eğitimini tamamladıktan sonra çalışma ve hizmet hedefi ile kurulan köycüler cemiyetine katılıp arkadaşlarıyla birlikte köylere yerleşip halka hizmet etmiş, halkın hastalıklarını tedavi etmiştir. Bu sırada İstiklal Savaşı başlamış ve köylerde tedavinin yanı sıra, Milli Mücadelenin propagandasını da yapmıştır. Aynı zamanda “Yeni Mersin” ve “Yeni Adana” gazetelerindeki yazılarında Anadolu’nun kurtarılması, milli birlik ve beraberlik konularını bolca işlemiştir. Reşit Galip’in halkçılığını en iyi şu sözleri özetlemiştir; “Organlar hücrelerden oluyor, bizim temel hücremiz köylüdür.”

1 Ağustos 1933’de İstanbul Üniversitesi’nin açılış konuşmasında ise bilime verdiği önemi şu sözlerle vurgulamıştır: “Türk’ün öz malı bir bilim yaratmalıyız, bunu yaratmaz isek başka ilmi terakkilerin (ilerlemelerin) haraçgüzarı (borçlusu) oluruz.” Birinci Dünya Harbi yıllarında bu sözleri önce kendisi hayata geçirmişti. Gazyağı lambası ışığında askerlere bakteri, serum, aşı üreterek kendi üzerinde test etmişti. Varlığını Türk varlığına armağan etmekten çekinmeyen bir kişilikti Reşit Galip.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI DÖNEMİ

Milli Eğitim Bakanlığı görevini yürütürken de birçok başarıya imza atmıştır. Dünyanın gözde ve sayılı müzeleri arasına ismini yazdıran Anadolu Medeniyetler Müzesi onun bakanlığı döneminde tasarlanmıştır. Bunun yanı sıra Milli Kütüphane ile İlimler ve Sanatlar Akademisi’nin hayata geçmesi onun bakanlık döneminde kararlaştırılmıştır. Yine bakanlığı dönemindeki en büyük dönüşüm 1933 üniversite reformudur. İstanbul Darülfünun’un çağdaş bir üniversiteye dönüştürülmesi kararı Reşit Galip’in bakanlığı döneminde hayata geçmiştir. Darülfünun’un kaldırılıp yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur ve Nazi Almanyası’ndan kaçan birçok akademisyen üniversitede kadroya girmiştir. Böylelikle yeni sınıflara ve kürsülere yer verilmiştir. Bunun üzerine Atatürk, Reşit Galip için şu sözleri söylemiştir: “Doktora gıpta ediyorum. Üniversite reformu gibi büyük bir meseleyi eline aldı ve onu başarıyor.”

ANDIMIZI YAZDI

Tam 80 yıl ilkokullarımızda her sabah okunan Andımızın doğuşu ise şöyle olmuştur: 1933 yılının 23 Nisan sabahı katıksız vatanseverlik duygularıyla Reşit Galip önce evlatlarına yazmıştır o dizeleri. Sonrasında 23 Nisan haftasının açılış konuşmasında okumuştur. Yoğun bir beğeniyle karşılanmıştır. Ardından bu Andı dönemin bütün çocuklarına içirmiştir. 1933 yılında ilk hali şöyledir:

Türküm, doğruyum, çalışkanım.

Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,

Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu 10 Mayıs 1933 tarih ve 101. sayılı karar ile bu “Öğrenci Andı”nı, devrimci Milli Eğitim Bakanının belirttiği şekilde uygulamaya koymuştur. 1972 yılına kadar bu hali ile okunmuştur. 1972 yılında ve 1997 yılında toplamda iki kez değişikliğe uğramıştır. 2013 yılında ise yürürlükten kaldırılmıştır.

DR. REŞİT GALİP’E VEDA

1934’e gelindiğinde ise Reşit Galip zatürre hastalığı ile boğuşmaktadır. Yorgun bedeni hastalıkla daha fazla mücadele edememiştir ve 5 Mart 1934’te kitaplığında bir karyola üzerinde hayata veda etmiştir. Yaşamı Tıbbiye’den, Balkan Harbi’ne, Birinci Dünya Harbi’nden, Kafkas cephesine, Milli Mücadele döneminden İstiklâl Mahkemeleri savcılığına, Milli Eğitim Bakanlığına, Türk Dil Kurumu Başkanlığına kadar uzanan saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız hizmetlerle doludur.

Gençliğinin ilk yılları cephede geçen Reşit Galip, yılmadan, bir köşeye çekilip sinmeden Cumhuriyet Devriminin temellerini sağlamlaştırmak için son anına kadar mücadele içerisinde bulunmuştur. Laboratuvarlardan cephelere uzanan tıbbiyeli devrimci geleneğin büyük temsilcilerindendi.

Hayata veda ettiğinde ise, cebinde sadece 5 lirası, yatak odasında karyolası ve binlerce kitabından başka hiçbir şey yoktu. Varlığı gerçekten de Türk varlığına armağan olmuştu...

"BİTTİ SANDINIZ İŞTE SİZE ANDIMIZ"

Andımız ilkokul öğrencilerinin Cumhuriyet, vatan, millet kavramlarını pekiştirmesi için ve aynı zamanda görev bilincinin küçük yaşlardan itibaren bilinçlerde yer edinmesi açısından çok önemlidir. Zaten 80 yıl boyunca da bu amaçla okutuldu. Ta ki 2013 yılında yürürlükten kaldırılıncaya kadar. Emperyalizm milli devletleri ve milli devletlerin vatansever evlatlarını hedef almaktadır. Andımızın yürürlükten kaldırılması sürecinde bunu defalarca gündeme getiren emperyalizmin ve onun maşası Fetullahçı terör örgütünün payı büyüktür. Andımızın kaldırılmasıyla Türk gençliğini küçük yaşlarda milli kimliğinden yoksun bırakmak hedeflenmiştir.

Bugün ilkokullarda andımızı okutmamak gençliği milli kimliğinden koparır, görev ve vatan mücadelesi bilincini köreltir, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürer. Bugün Türkiye’de Andımızın okutulmamasına sevinenler Türkiye düşmanları, emperyalizm ve emperyalizmin güdümündeki kuvvetlerdir. Andımızın okutulmaması en çok FETÖ ve PKK’nın yüzünü güldürür. Türk milletini bölmeye, Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamaya çalışanlara karşı millet olmanın bilinciyle haykırıyoruz: “Ne mutlu Türk’üm diyene.” 

Türk gençliğini kimliğinden ve köklerinden koparmak isteyenlere karşı gençliğin tavrı nettir Andımızı yeniden okullarımızda okutmalıyız! Kaldı ki birçok ülkede Andımıza benzer uygulamalara eğitim-öğretim yuvalarında rastlamak mümkündür. Bizler vatansever Türk gençliği olarak bu kararın ilk günden itibaren karşısında durduk. Andımızın tekrardan okutulması için birçok kuruma kuruluşa başvurduk, pek çok ilde imza kampanyalarına öncülük ettik. Türk Gençliğini milli kimliğinden koparmak isteyen ve gençliği apolitikleştirme projelerini yürürlüğe koyan emperyalizme karşı cevabımızı meydanlardan verdik.

2018 yılında Danıştay 8. Dairesi "Andımız okutulsun" kararı vermesine rağmen, karara itiraz edildi ve Andımız halen okullarda okutulmamaktadır. Andımız tekrardan yürürlüğe girene dek karşısında bulunmaya ve olanca gücümüzle ilkokullarda, liselerde, üniversitelerde her yerde okumaya devam edeceğiz.

TÜRKİYE’YE VE ANDIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ

Vatansever Türk gençliği Andımıza sahip çıktığı gibi Türkiye’nin eşsiz, benzersiz şereflerle dolu tarihine, mavi vatanına, yurdun bölünmez bütünlüğüne, Birinci Dünya Harbi’nin eşsiz Çanakkale zaferine ve sayısız nice başarılarına sahip çıkıyor. Bütün vatanseverleri 15 Mart’ta Çanakkale zaferinin 105. yılında “Bir devrin battığı, bir vatan kalbinin attığı yere” bekliyoruz. 105 yıl önce yedi düvele karşı savaşan Mehmetçik gibi vatan savunmasındayız! Mehmetçik gibi, Reşit Galip’ler gibi varlığımız Türk varlığına armağan olsun!

Mücahit Akça

TLB Konya İl Sekreteri

talebe.org

Tarih:
Diğer Haberler