Cumhuriyet’in Doktoru: Refik Saydam

Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının milli mücadeleyi başlatmak için bindiği Bandırma vapurunda bulunan iki hekimden biri olarak Samsun’a çıkmıştır.

Cumhuriyet’in Doktoru: Refik Saydam

YAZAR

   İnsanlık tarihinin birçok döneminde çeşitli salgın hastalıklarla mücadele edilmiştir. Günümüzde de COVID-19 isimli bulaşıcı bir hastalıkla mücadele ediyoruz. Millet olma bilinciyle COVID-19’a karşı başarılı mücadele verdiğimiz şu günlerde virüse karşı sahip olduğumuz toplumcu sağlık imkânlarının temelini oluşturan kişiyi, yani Refik Saydam’ı kaleme aldık. Gelin Refik Saydam’ı birlikte tanıyalım.

REFİK SAYDAM KİMDİR?

   Refik Saydam 8 Eylül 1881 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini mahalle mektebinde tamamladıktan sonra hekim subay olma isteği üzerine Fatih Askeri Rüştiyesi’ne, oradan da İstanbul Kuleli Askeri İdadisi’ne girmiştir. Lise eğitiminin ardından Askeri Tıbbiye’deki eğitimini de tamamladıktan sonra doktor yüzbaşı olarak Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde(GATA) bir süre Embriyoloji ve Histoloji bölümlerinde görev yapmıştır. 1910 yılına gelindiğinde ise kazandığı sınav sonucunda eğitim için Almanya’ya gitmiştir. Berlin’de Askeri Tıp Akademisinde bir süre eğitim gördükten sonra Balkan Harbi’nin patlak vermesiyle beraber memlekete dönmüştür. Çatalca cephesinde görevli olan Refik Bey, askerlerin arasında kolera hastalığının yayıldığını fark etmiş ve bu salgın hastalık üzerine kısıtlı imkânlarla çeşitli çalışmalarda bulunmuştur. Çalışmalarındaki başarılarından ötürü 6 Ocak 1914’te Sahra Hastanelerini denetlemek üzere Harbiye Nezareti Sağlık Dairesi Başkanlığına vekâleten atanmıştır.

   Yeni görevinde dönemin hastalıklarından olan tifo, dizanteri, veba ve kolera gibi salgın hastalıklar üzerine araştırmalar ve çalışmalar yapmıştır. Hastalıklara gerekli aşıların üretiminin sağlanması ile birlikte I. Dünya Harbi boyunca ordunun ve halkın aşı ihtiyacı karşılanmıştır. Ayrıca kendisinin hazırlamış olduğu tifüs aşısı tıp literatürüne geçmiş ve hem Osmanlı hem de Alman ordusu tarafından sıkça kullanılmıştır. Harbin bitmesi ve ülke genelinde işgalin başlaması ile birlikte vekâleten atandığı daire başkanlığından alınıp 9. Ordu Müfettişliği Sıhhiye Reis Muavinliğine atanmıştır.

REFİK BEY VE BANDIRMA VAPURU

    Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının milli mücadeleyi başlatmak için bindiği Bandırma vapurunda bulunan iki hekimden biri olarak Samsun’a çıkmıştır.
Böylelikle milli mücadeleyi örgütleme faaliyetlerine bilfiil katılmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinde bulunarak daha sonra Ankara’ya geçmiş ve Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunda yer almıştır. Daha sonraları 3 Mayıs 1920’de kurulan Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâletinin (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) başına geçerek Adnan Adıvar’dan sonra Türkiye’nin ikinci Sağlık Bakanı olmuştur. Cumhuriyet’in ilanından sonra da kurulan kabineye Sağlık Bakanı olarak katılmıştır. Titizliği ve dürüstlüğü nedeniyle soyadı bizzat Mustafa Kemal tarafından kendisine verilmiştir.

SAĞLIK SİSTEMİNİN TEMELİNİ OLUŞTURAN ÇALIŞMALARI VE BİZE BIRAKTIKLARI

    Osmanlı döneminde sağlık hizmetleri savaşın yoğun ve kanlı bir şekilde sürmesiyle birlikte işlevliliğini ve etkinliğini büyük oranda kaybetmişti. Cumhuriyet’in ilanından sonra ülke genelinde birçoğu hastane adını tam olarak karşılamayan 86 sağlık kuruluşu ve toplamda sadece 520 hekim, az sayıda hemşire ve ebe bulunuyordu. Üstelik o dönemde Anadolu’da sıtma, cüzam, verem, frengi ve trohom gibi hastalıklar oldukça yaygındı. Bunun üzerine ülkenin ciddi anlamda bir sağlık sistemine ihtiyacı olduğunun farkında olan Saydam, ülkede sağlık hizmetinin örgütlenmesi ve halka sunulması için Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti kurulmasına öncülük ederek sağlık hizmetinin kamuculaştırılması yolunda ciddi hizmetlerde bulunmuştur.
Sağlık Bakanlığı süresince sağlık alanında oluşturulan temelleri ve günümüze kadar uzanan hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz;

1. Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi ve Okulunun kurulması,
2. Tıbbi içtimai yardım işlerinin organizasyonu,
3. İstanbul, Ankara, Erzurum, Diyarbakır, Sivas’ta Numune Hastanelerinin açılması,
4. İstanbul, Manisa, Elazığ’da üç akıl hastanesinin açılması,
5. İstanbul ve İzmir’de iki adet Bulaşıcı ve Salgın Hastalık Hastanesi kurulması,
6. Yataklı Tedavi Evleri kurulması,
7. Muayene Evleri kurulması,
8. Doğum ve Çocuk Bakımevlerinin açılması,
9. Verem sanatoryumları açılması,
10. Sağlık hizmetini kırsal ve köylere kadar götürülerek doktor ve diğer sağlık çalışanları sayısının arttırılması,
11. Sıtma, frengi ve trohom ile doğrudan mücadele eden teşkilatların kurularak sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve herkese eşit bir şekilde verilmesi,
12. Doktorların maaşının haricinde halktan ek ücret talep etmesinin önüne geçilmesi,
13. Seyyar tabiplikler oluşturulması gibi çalışmaların öncülüğünü yapmıştır.

Ayrıca Hıfzıssıhha’da geliştirilen ve üretilen aşılar 1980’lere kadar Türkiye’nin aşı ihtiyacını karşılamış ve dışarıdan aşı alımlarının önüne geçmiştir. Günümüze kadar uzanan sağlık hizmetlerinin temellerini oluşturan çalışmalar bunlardır.

REFİK SAYDAM’A VEDA

    Saydam, Sağlık Bakanlığı görevinin yanı sıra Türk Kızılayı Genel Başkanlığı, CHF Genel Sekreterliği, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık gibi yüksek görevlerde bulunmuş ve bu görevlerde de birçok başarıya imza atmıştır. Okul sıralarından cephelere koşan Refik Saydam’ın; hastanelerden laboratuarlara, Balkan Harbinden İstiklal Harbine, salgın hastalıklar ve dönemin yaygın ölümcül hastalıklarla mücadelesine kadar saymakla bitiremeyeceğimiz mücadele dolu bir hayatı vardır.

   Türk milletine son anına kadar hizmet etmiş bir fedai ve görev adamıdır. Onun bu yoğun tempolu yaşamı vücudunu oldukça yormuş ve bunun üzerine 8 Temmuz 1942 gününde İstanbul’da olduğu sırada kalp krizi sonucu yaşamını yitirmiştir. Türk Milleti, Refik Saydam’ı kaybetmenin buruk üzüntüsüyle naaşını İstanbul’dan Ankara’ya kadar geçtiği her yerde törenle karşılanmıştır.

    Türk milletinin sağlık alanındaki kara talihini değiştirmiş; disiplini, azim ve kararlılığı, yüreğinde yanan vatan aşkı, hizmet bilinci ve toplumculuğu ile bugün bizlere ve günümüz sağlık sistemine de ışık tutmuştur. Onun kurduğu kamucu sağlık sistemi bugün hala etkisini hissettirmektedir. Halkın ihtiyacına göre düşünmüş ve tasarlamış olduğu sağlık politikaları günümüz sağlık sistemindeki irili ufaklı sorunlara bir çözüm olarak geçerliliğini korumaktadır.

Mücahit Akça- TLB Konya İl Sekreteri

Tarih:
Diğer Haberler